
Cordoba Gezi Notları Ve Seyahat İpuçları
İspanya Gezisi Yazıları – Bölüm 2 – Cordoba Gezi Rehberi
Sevilla kentinden kısa bir tren yolculuğu ile Cordoba kentine vardım. Cordoba, Sevilla’dan rahatlıkla otobüs ve tren aracılığı ile ulaşılabilen küçük bir kent. Şehre günün en sıcak saatleri olan öğleden sonra vaktinde ulaşmıştım. Yani tam siesta zamanında… Bu sıcakta yanımdaki çantalarla beraber yürüyüp, elimdeki web çıktısı karmaşık haritadan adres aramamak içini kendimi hemen bir taksiye attım.
Yolları iyi bilen şoförüm sayesinde on dakika içinde kalacağım hostele vardım. Küçük ama sevimli hostelimde bir çatı katında konaklayacaktım. Çantalarımı odama bıraktım. Hızlı bir duş alıp, üstümü değiştirdikten sonra şehirde keşif yürüyüşü yapmak için dışarı çıktım.
Cordoba Şehrinin Tarihi Hakkında Bilgi
Cordoba, Guadalquivir’in nehir yatağı eteklerine inşa edilmiş tarihi bir şehir. Endülüsya’nın fiziksel olarak küçük, fakat tarihi anlamda en önemli kentlerinden biri olarak oldukça turistik bir bölge. Romalılar tarafından kurulmuş olan bu şehir, o dönemlerde birkaç İspanyol şehrinden oluşan bir eyalete başkentlik yapmış.
Romalılardan sonra bir süre Vizigotların elinde bulunan şehir, 716’da Müslüman Araplar tarafından ele geçirilmiş. Araplar ise bu şehri baş tacı etmişler. Şehir iki yüzyıl içinde öylesine gelişmiş ki; 10.Yy’a gelindiğinde Avrupa’nın en büyük şehri haline gelmiş. Onlarca yıl kültürel, politik ve ekonomik merkez olarak kalan şehre, “Mezquita” gibi mükemmel bir eser de inşa edilmiş.
Cordoba Gezi Rehberi Blog Yazısı
Şehrin kalbi olan tarihi merkeze yürürken gördüğüm Roma köprüsünün manzarası beni çok etkiledi. Sevilla’dan aşina olduğum Guadalquivir nehri, Cordoba şehrinin de kalbinden hayati bir damar gibi geçmekteydi.
Cordoba’nın Puente Romano Köprüsü

Puente Romano
Şehre yüzyıllarca hayat taşımış bu nehrin üzerinde duran ve şehrin bir yakasını öbürüne bağlayan “Puente Romano” ise orijinal Roma temelleriyle desteklenen, sonradan onarım görmüş oldukça görkemli bir köprüydü.
Köprünün birkaç fotoğrafını çektikten sonra, yürüyüşüme şehrin tarihi anlamda en önemli ve en merkezi yapısı olan “Mezquita” yönünde devam ettim. Mezquita, şehir Arapların elindeyken cami olarak yapılan ve sonradan İspanyollar tarafından katedrale çevrilen muhteşem bir yapı.
Mezquita’nın yanıbaşındaki Yahudi mahallesinin sokakları da çok güzel. Hediyelik eşya dükkanları ile dolu olan, dar ama estetik evlerle süslü sokaklardan dolanarak şehrin kuzeyine yol almak büyük keyif.
Plaza De Corredera Meydanı

Plaza de Corredera
Birkaç saatlik bu keşif gezisinden sonra hostelime geri döndüm. Ben eşyalarımı bıraktığımda boş olan odama iki yeni arkadaş gelmişti. İsveçli iki kız kardeş olan yeni oda arkadaşlarımla uzun bir sohbetin ardından akşam beraber yemek yemeye karar verdik. Resepsiyondaki görevliye akşam yemeği için nereyi tavsiye edebileceğini sorduk. O da bize, elimizdeki tarihi haritanın tam göbeğinde bulunan “Plaza de Corredera” isimli meydana gitmemizi önerdi. Kare şeklinde bir yapı olan bu meydanda akşam saatlerinde büyük bir hareketlilik vardı. Bu meydanın benzerini seyahatimin ilerleyen günlerinde; Madrid‘te “Plaza Mayor” ve Barselona‘da “Plaza Real” olarak görecektim.
Keyifli bir akşam yemeği yeyip, birkaç sangria içtikten sonra Roma köprüsüne doğru yola koyulduk. Gece vaktinde köprünün hem kendisi, hem de köprünün üzerinden tarihi kente bakılınca görülen manzara enfesti.

La Mezquita (Kurtuba) Camii
Ertesi sabah kahvaltımızı ettikten sonra sabah 8 ile 10 arası girişin ücretsiz olduğunu öğrendiğimiz Mezquita’ya doğru yola çıktık. Cami’nin hem avlusu, hem de iç mekanı gerçekten inanılmaz derecede güzeldi.
La Mezquita (Kurtuba) Camii

Yapının içinde Müslümanlık ve Hristiyanlık adeta iç içe geçmiş gibi. Üzerinde Kuran’dan ayetler işlenmiş Mihrabı hala tüm güzelliğiyle görmek mümkün. Bunun yanında Caminin en çarpıcı özelliği içindeki antik kentlerden getirilme 850’nin üzerinde sütun ve bu sütunların üzerinde yükselen kemerler.
Kurtuba Camii İç Mekan Sütunlar Ve Süslemeler
Yapı 16.Yy’da katedrale çevrildikten sonra eklenen bölümler de oldukça ilgi çekici.
Mezquita’yı gezdikten sonra o gün Cordoba’dan ayrılacak olan iki sevimli kız kardeşe veda ettim. Şehrin en ihtişamlı ikinci eseri olan “Alcazar de los Reyes Cristianos” isimli sarayı ziyaret edecektim ki; telefonum çaldı. Sevilla’daki hostelimden tanıdığım Amy adındaki bir arkadaşım da günübirlik bir gezinti için Sevilla’dan otobüsle şehre gelmişti. Onunla birlikte bu güzel sarayı gezmek üzere yola çıktık.
Alcazar De Los Reyes Cristianos Sarayı
İspanyolca “Alcazar de los Reyes Cristianos” , İngilizce “Alcázar of the Christian Monarchs” yani Hristiyan Hükümdarların Alcazar’ı anlamına gelen bu saray, bu farklı ve uzun ismi ile Sevilla’daki Real Alcazar sarayından ayrılıyor. Burada sözü geçen Hristiyan hükümdarlar ise Arapları İspanyol topraklarından çıkaran Kastilyalı Isabel ve Aragonlu Ferdinand çifti olsa gerek.
Cordoba Alcazar Sarayı Bahçeleri

Yahudi Mahallesi
Bu güzel sarayı gezdikten sonra Amy ile şehrin tarihi merkezinin en karakteristik sokaklarına sahip Yahudi mahallesini adım adım gezdik. Uzun bir yürüyüş ve bütün günün getirdiği yorgunluktan sonra, güzel bir öğlen yemeği yedik. Yemekten sonra ben otobüsle Granada’ya yola çıktım. Amy ise trenle Sevilla’ya döndü.

Rotamızın bir gün farkla aynı olduğu arkadaşımla Granada’da bir gün sonra yine karşılaşacaktık ve Granada’nın büyüleyici başyapıtı olan Alhambra Sarayı’nı birlikte gezecektik.