Haçlı Seferleri, Orta Çağ‘da Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında vuku bulmuş bir savaşlar serisidir. 1096 ile 1291 yılları arasında yapılmış olan 9 Haçlı Seferi‘ne; Avrupa soyluları, şövalyeleri ve halkı büyük ilgi göstermiş ve zengin Doğu‘nun topraklarını paylaşmak için yollara düşmüşlerdir.
Hristiyanların ruhani lideri Papa‘nın çağrısı ile toplanan ordular, Avrupa’nın lideri olmak isteyen krallar ve soylular tarafından yönetildi ve birçok noktada amacından saptı. Haçlıların görünüşteki amacı kutsal toprakları ele geçirmek ve Hristiyanlığı yaymak olsa da, esasında para, ünvan ve şöhret için yapıldığı Batılı tarihçiler tarafından da kabul gören bir gerçektir.
Özellikle IV. Haçlı Seferi, o dönemde dünyanın en gelişmiş şehri olan Konstantinopolis‘in (İstanbul) yağmalanması ve yok edilmesi ile sonuçlandı. Aç gözlü Haçlı askerleri, Venedik Dükü Enrico Dandolo‘nun yönetiminde İstanbul’a girdiler ve şehri baştan sona yağmaladılar.
Bu yazıda Haçlı Seferleri tarihi hakkında bilgi bulabilirsiniz. İlk dört Haçlı Seferi, sebepleri ve sonuçları açısından tarihi daha çok etkiledi. Bu sebeple 1096 ile 1204 arasında gerçekleşmiş olan ilk 4 Haçlı Seferi’ni daha ayrıntılı inceleyeceğiz.
İçerik Listesi
Haçlı Seferleri Tarihi Hakkında Bilgi
Haçlı Seferleri tarihi yazısında 11 adet başlık bulabilirsiniz. Yazı beklediğimden biraz daha uzun oldu. Ancak filmlere ilham veren bu olaylar hakkında ayrıntılı bilgi vermek gerekiyordu. Alt satırlarda Haçlı Seferleri’nin sebeplerini ve sonuçlarını beraber keşfedeceğiz.
1. Haçlı Seferleri Sebepleri
Haçlı seferlerinin sebepleri arasında en başta geleni Doğu Akdeniz ticaretini ele geçirmekti. Orta Çağ’da Akdeniz ve çevresi, dünyanın en çok para kazandıran ticaret bölgesiydi. Doğu Akdeniz ticaretine egemen olan Bizans İmparatorluğu ve İslam Dünyası, silkinip güç toplamaya başlamış olan Batı Avrupa‘nın gözünde önemli rakiplerdi.
1071‘deki Malazgirt Savaşı ve büyük toprak kayıpları, Bizans İmparatorluğu’nu derinden sarsmış ve 10 yıl süren bir iç savaşa yol açmıştı. Bu karmaşanın ardından tahtı ele geçiren Aleksios Komnenos, 1081 yılında istikrarı sağlamayı başardı.
Türklerden kaybedilen toprakları almayı çok isteyen, ancak gücü yetmeyen Aleksios, 1095 yılında Papa II. Urban‘a elçiler gönderdi. Anadolu‘nun içlerine kadar sokulmuş olan Türkleri bertaraf etmek için paralı askerler talep etti.
2. Haçlı Seferleri Başlangıcı

Papa, imparatorun davetini ciddiye aldı ve 1095 yılında Fransa’da Clermont Konsili‘ni topladı. Konsilde Batı Avrupa’nın kralları ve soylularına, Müslümanların kontrolü altındaki kutsal toprakların geri alınması için toplanma ve bir ordu kurma çağrısı yaptı.
Papa’nın çağrısı askerler ve halk arasında inanılmaz ölçekte bir talep gördü. İnsanlar bu askeri seferi, aynı zamanda bir hac ziyareti olarak da görüyorlardı. Merak, dini duygular, kahraman olma isteği, mevki ve para hırsı gibi duygular insanlarda müthiş bir motivasyon sağlıyordu.
Haçlı Seferleri, aynı zamanda Tapınak Şövalyeleri, Hospitaller ve Töton Şövalyeleri gibi gizemli şövalye gruplarının oluşmasına zemin hazırladı. Bu gruplar, Avrupa‘dan kutsal toprakları ziyaret edecek olan Hristiyan hacılar için hac yollarının güvenliğini sağlamayı kendine görev edinmişti.
Haçlı seferlerinin başlaması, her grubun kendine göre çıkarları nedeniyle gerçekleşti. Papa’nın, Batı Avrupa krallarının ve Bizans İmparatorunun farklı beklentileri vardı. Bu çıkar çatışmaları IV. Haçlı Seferi’nde Hristiyanların birbirine düşmesine yol açacaktı.
3. Birinci Haçlı Seferi (1096-1099)
Birinci Haçlı Seferi sırasında Batı Avrupa ülkelerinden oluşan 4 tane büyük ordu birleşti. Bu dört büyük ordunun başında, “Saint-Gilles’li Raymond”, “Bouillon’lu Godfrey”, “Vermandois’li Hugh” ve “Taranto’lu Bohemond” isimli krallar, prensler ve şövalyeler vardı.
Bu dört ordu, önce Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’e (İstanbul) gidecekti. Oradan da Anadolu‘ya ve de nihai hedef olan Kudüs‘e varacaklardı. Bu amaçla 1096 yılında Avrupa’dan yola koyuldular.
“Peter the Hermit” Komutasındaki Düzensiz Birlikler
Soyluların yönetimindeki bu nizami ordunun haricinde, tamamen ayaktakımından oluşan, disiplinsiz bir ordu daha toplandı. Kendisine “Halkın Haçlı Seferi” adını veren bu grup, Peter adında insanları vaazları ile etki altında bırakan bir keşiş tarafından yönetiliyordu.
Çapulculardan oluşan bu ordu, Anadolu‘ya zırh kuşanmış şövalyelerden önce vardı. Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, Peter’in komutasındaki bu düzensiz birlikleri uyardı ve komutanları beklemelerini söyledi. Ancak imparatorun sözlerine kulak asmayan bu grup, -kahraman olmak için- Anadolu içlerine doğru ilerledi. Anadolu’da konuşlanmış olan Selçuk Türkleri, Afyonkarahisar yakınlarında bu öncü birlikleri ağır bir bozguna uğrattı.
Haçlılar Konstantinopolis’e (İstanbul’un Eski Adı) Varıyor
Dört Haçlı ordusu Bizans‘ın başkenti Konstantinopolis‘e vardığında, İmparator Aleksios, Haçlı liderlerine Türklerden geri alınan toprakların kendisine iade edileceği konusunda yemin ettirdi. Böylece Selçuklu Türkleri‘ne Malazgirt Savaşı (1071) sonrasında kaybedilen topraklar geri alınacaktı.
1097 yılının baharında, Haçlılar günümüzün İznik şehrine yürüyüşe geçtiler. Burası o dönemde Selçuklu Devleti’nin başkentiydi. Mahşeri bir kalabalığa sahip Haçlı birliklerine karşı duramayan İznik, bir ay içinde düştü.
Haçlıların Kudüs’ü Ele Geçirmesi
Bizanslılar ve Haçlılar arasındaki pamuk ipliğine bağlı ittifaka rağmen, birleşik ordular 1098 yılında Antakya‘ya varmayı ve Orta Çağ‘ın bu kıymetli şehrini ele geçirmeyi başardılar.
Antakya, Roma İmparatoru Konstantin‘in Hristiyanlığı kabulünden beri en önemli 5 psikoposluk merkezinden biriydi. Bu şehirler Hristiyanlığın temelini atan İznik Konsili‘nde (M.S. 325) belirlenmişti. Kutsal olarak kabul edilen şehirler sırasıyla Roma, İstanbul, Antakya, Kudüs ve İskenderiye‘dir.
Antakya‘ya kimin hakim olacağı tartışmaları sürerken (Hem Bizans, hem de Haçlılar hak iddia ediyordu.) Haçlı orduları Kudüs‘e doğru devam ettiler ve o dönemde Fatımiler‘in (Mısır Merkezli İslam Devleti) elinde olan Kudüs‘ü kuşattılar. (1099)
Kuşatma sırasında şehre teslim olması için çağrı yapıldı. Şayet Müslümanlar teslim olursa, kadın ve çocuklara zarar gelmeyecek ve erkekler esir alınacaktı. Ancak verilen söz tutulmadı ve yüzlerce insan kılıçtan geçirildi. Kudüs, Haçlıların egemenliğine geçti.
4. İkinci Haçlı Seferi (1147-1149)
Haçlıların kısa sürede hedeflerine ulaşmasının ardından, birliklerdeki insanların büyük bir kısmı ülkelerine döndüler. Kazanılan toprakları elde tutmak için, büyük duvarlarla çevrili kaleler inşa edildi ve şehir-devletleri kuruldu. Bunlardan en önemlileri Urfa (Edessa), Kudüs (Jerusalem), Antakya (Antioch) ve Trablus (Tripoli) idi.
Haçlılar yaklaşık 40 yıl boyunca kutsal toprakları ellerinde tutmayı başardılar. Ancak bu sırada Müslümanlar da yeniden organize olmaya ve düşmana karşı birleşmeye başlamışlardı. Sünniler ve Şiiler arasındaki mezhep çatışmaları rafa kaldırıldı ve Haçlılara karşı Kutsal Savaş (Cihat) ilan edildi.
Edessa Krallığı, Müslümanların Eline Geçiyor
Selçuk Atabeyi Imadeddin Zengi (Imad ad-Din Zengi) tarafından, Haçlıların kuzeydeki en önemli krallığı olan Edessa Krallığı ele geçirildi. Günümüzün Urfa şehrinde kurulmuş olan bu krallığın düşmesi, Avrupa‘da büyük yankı uyandırdı. Çünkü Kudüs tehlikeye girmişti.
Bunun üzerine Fransız Kralı VII. Louis ve Alman Kralı III. Konrad tarafından, 1147 yılında yeni bir Haçlı Seferi başlatıldı. Alman Kralı Konrad, doğrudan İç Anadolu üzerinden ilerlemek istedi, ancak Eskişehir yakınlarında Selçuklular tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldı. İznik‘e kadar geri çekilip, Bizans‘a sığınmak zorunda kaldı.
Alman ordusunun başka bir kolu, sahildeki Bizans topraklarından ilerlemiş ve Kudüs‘e varmıştı. Fransız Kralı Louis ise önce doğrudan Antakya‘yı ziyaret etti ve oradan Kudüs’e geçti. Böylece tüm Haçlı ordusu Kudüs’te toplanmıştı.
Normalde İkinci Haçlı Seferi‘nin amacı, Urfa‘yı (Edessa) Müslümanlardan geri almak ve tehlikede olan Antakya Haçlı Krallığı‘nı kurtarmaktı. Şayet Antakya da düşerse, Kudüs’ün de kaybedilmesi söz konusuydu.
Şam Kuşatması ve Haçlıların Mağlup Olması
Ancak Haçlılar bunu yapmak yerine, konuşlandıkları Kudüs’ten hareket ederek; Orta Çağ‘ın en önemli ticaret kavşaklarından Şam‘ı (Damascus) ele geçirmek amacıyla, şehri kuşattılar. Şehrin valisi, Selçuk Atabeyi -Imadeddin’in yerine geçen oğlu- Nureddin Zengi‘den (Nur ad-Din Zengi) yardım istedi.
Birleşik İslam orduları, Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı ve II. Haçlı Seferi tam bir fiyasko ile sonuçlandı.
5. Üçüncü Haçlı Seferi (1187-1192)
Haçlılar Mısır‘ı defalarca ele geçirmeye çalışmış, ancak başarılı olamamıştı. Mısır‘ın zorda olduğunu gören Nureddin Zengi‘nin orduları, Kahire‘ye bir sefer düzenleyip orayı ele geçirdiler ve Haçlıları kovdular. Bu başarılı seferi yürüten Vezir Shirkuh (Sadrazam) ve yeğeni Selahaddin (Salah ad-Din Yusuf ibn Ayyub) idi.
Vezir Shirkuh ve Nureddin Zengi‘nin kısa aralıklarla ölmesiyle, ordu tamamen Selahaddin‘in (Eyyubi Hanedanı’nın Kurucusu) himayesine geçti. Selahaddin Eyyubi‘nin hedefi Kudüs Haçlı Krallığı‘nı yıkmak ve Kudüs’ü geri almaktı.
Kudüs’ün Selahaddin Eyyubi Tarafından Geri Alınması
Kaderin bir cilvesi olarak, Haçlılara karşı girişeceği savaşı meşru kılan bir dizi olay vuku buldu. “Raynald of Châtillon” isimli Haçlı liderinin kervanları yağmalaması ve ticareti felç etmesi Selahaddin‘e istediği fırsatı vermişti.
Selahaddin‘in Haçlılarla yapılan Hattin Savaşı‘nda kazandığı zafer, Müslümanlara Kudüs, Akka ve Yafa gibi şehirlerin kapılarını açtı. Tarihçilere göre Papa III. Urban, Kudüs’ün düşmesi nedeniyle kahrından öldü.
Selahaddin Eyyubi, Kudüs Kralını Hattin Savaşı’nda Esir Alıyor
Görsel Hakkında: Kudüs Krallığı’nı yöneten V. Baldwin ölünce, kız kardeşi Sybilla ve kocası Guy of Lusignan tahta çıktılar. Üst satırlarda bahsettiğimiz Raynald of Châtillon‘un yaptığı barbarlıklar, onu Orta Doğu’nun en nefret edilen adamı yapmıştı. Hattin Savaşı‘nda Selahaddin, fırsatını bulur bulmaz Raynald‘ı infaz etti. Resimde temsili olarak bir eliyle Raynald’a ceza keserken, diğer elindeki kılıç ile de Guy‘ı esir almaktadır. Bu konular Orlando Bloom‘un başrolünü oynadığı Cennetin Krallığı (Kingdom of Heaven) filmine de ilham vermiştir.
III. Haçlı Seferi İçin Papa Tarafından Çağrı Yapılıyor
Yeni Papa VIII. Gregorius, kutsal toprakları kurtarmak için Üçüncü Haçlı Seferi için çağrı yaptı. Alman Kralı Frederick Barbarossa, Fransa Kralı II. Filip ve İngiltere Kralı I. Richard (Aslan Yürekli) ordularını toplayıp yola çıktılar.
Kutsal Roma Germen Kralı Frederick Barbarossa, Anadolu içlerine doğru ilerlediği sırada Göksu Nehri‘nde atının tökezlemesi sonucu nehre düştü ve boğularak öldü. Bunun üzerine ordusu savaşmadan Almanya‘ya geri döndü.
Aslan Yürekli Richard ve Selahaddin Eyyubi Çarpışıyor
İngiliz Kralı Richard‘ın ordusu ise Arsuf yakınlarında Selahaddin‘in birliklerinin saldırısına uğradı. İlk anda bir şaşkınlık yaşasa da, karşı koymayı başardı ve saldırıyı püskürttü. Kudüs önlerine kadar gelen Richard, kendisine yapılan baskıya rağmen şehri kuşatmak istemedi.
Yafa Antlaşması İle Barış Tesis Ediliyor
Akka ve Yafa şehirlerini Müslümanlardan geri alan İngiltere Kralı Richard, Selahaddin Eyyubi ile Yafa Antlaşması‘nı imzaladı.
Bu barış antlaşması gereğince iki taraf arasında 3 yıl sürecek bir ateşkes ilan edilmiş, Müslüman ve Hristiyan hacıların can güvenliği karşılıklı garanti edilmişti.
Kudüs Haçlı Krallığı bölgede varlığını sürdürecek olmasına rağmen, Kudüs şehri Müslümanlar’da kaldı.
6. Dördüncü Haçlı Seferi (1187-1192)
12. Yüzyıl‘ın sonunda, yani 1198 yılında Papa III. Innocent, Dördüncü Haçlı Seferi için çağrı yaptı. Hedef her zaman olduğu gibi Kudüs ve çevresindeki kutsal toprakları geri almaktı. Ancak Avrupa ve Bizans İmparatorluğu arasındaki güç savaşı (ekseriyetle Akdeniz ticaretindeki üstünlük için) ve mezhep kavgaları (Katolikler ve Ortodokslar) bu seferi gölgeledi.
O zamana kadar yapılmış diğer Haçlı seferlerinde, Bizans imparatorları temkinli davranmış ve Haçlıları kendi topraklarına zarar vermeden Antakya ve güneyine sevketmeyi başarmıştı. Ancak 4. Haçlı Seferi sırasında Bizans içinde bir dirlik yoktu ve hatta taht kavgaları baş göstermişti.
İmparator III. Aleksius‘u devirmek için, kuzeni bir darbe yapmaya hazırlanıyordu. Bu amaçla da Haçlılardan yardım istedi. Haçlılar gelip, III. Aleksius‘un alaşağı edilmesine ve yerine kuzeni IV. Aleksius‘un tahta çıkmasına yardımcı oldular. Ancak kendilerine söz verilen ganimetleri almadan, yeni imparator bir suikaste uğradı.
IV. Aleksius‘un ölmesinin başlıca sebeplerinden biri, Ortodoks Bizans’ı; Katolik Kilisesi’ne ve dolayısı ile Papa‘ya bağlamak istemesiydi. Elbette oldukça tutucu olan Bizans halkı bunu kabul etmedi ve yeni imparatoru Latinler (Katolikler) ile ilişkilerinden dolayı cezalandırdılar.
Ancak Haçlılar‘ın yeni imparatordan büyük beklentileri vardı. Bunu da kaba kuvvetle şehri yağmalayarak elde etmek istediler. Sonuç olarak da tarihte Konstantinopolis’te Latin İstilası olarak bilinen olay vuku buldu. Dünyanın en güzel şehirlerinden Konstantinopolis (Bizans dönemi İstanbul) yerle bir edildi ve yağmalandı. Tüm kıymetli anıtları, heykelleri, kutsal emanetleri ve altınları İtalya‘ya kaçırıldı.
7. Beşinci Haçlı Seferi
Beşinci Haçlı Seferi, Avrupa’da Antik Çağ’dan kalmış pagan unsurların temizlenmesine de hizmet etti. Kilise tarafından sapkın olarak ilan edilen bu grupların üzerine gidildi.
1216‘da düzenlenen 5. Haçlı Seferi, Mısır’ı karadan ve denizden kuşattı. Selahaddin Eyyubi‘nin yeğeni Kamil bin Adil tarafından püskürtüldü ve başarısız bir şekilde sona erdi.
8. Altıncı Haçlı Seferi
1229‘da Altıncı Haçlı Seferi‘nde İmparator II. Frederick (Kutsal Roma İmparatoru), Kamil bin Adil ile bir sözleşme yaparak; Kudüs‘ün geçici olarak Haçlıların himayesine geçmesini sağladı. Ancak antlaşmanın süresi dolunca Müslümanlar, kolaylıkla Kudüs’ü geri aldılar.
9. Yedinci Haçlı Seferi
1248 yılına gelindiğinde, Fransa Kralı IX. Louis, Mısır’a bir sefer düzenledi. Yedinci Haçlı Seferi olarak bilinen bu girişim de büyük bir fiyasko ile sonuçlandı.
Memlüklüler Tarafından Haçlıların Sökülüp Atılması
Haçlılar yüzyıllar boyunca Suriye, Filistin ve Mısır gibi İpek Yolu ticaretinin kavşak noktalarını ele geçirmek için kıvranıp durmuşlardı. Ne var ki, düzenlenen 7 Haçlı Seferi sonunda elde edilen sonuç ise tatmin edici değildi. Üç önemli şehir olan Kudüs, Yafa ve Akka’dan; elde yalnızca Akka kalmıştı.
Memlüklüler, İslam Devleti‘nde (Eyyubi Hanedanı) görev yapan bir askeri grup iken; Mısır’ı tamamen ele geçirdiler ve tüm Orta Doğu‘ya yayıldılar. Yaptıkları önemli şeylerden ilki, Cengiz Han ve diğer Moğol gruplarının saldırılarına karşı koymak ve Kutsal Toprakları, işgalci kavimlere karşı savunmak oldu.
Memlüklüler 1268 yılında Antakya Haçlı Krallığı‘nı da ele geçirince, Haçlılardan kalan bakiyelerin büyük bir kısmı tasfiye edilmiş oldu.
10. Sekizinci ve Dokuzuncu Haçlı Seferleri
Antakya’nın düşmesiyle çılgına dönen Fransız Kralı Louis 1270 yılında Sekizinci Haçlı Seferi‘ni başlattı. Amacı Suriye‘yi ele geçirmek ve Müslümanların ticaret yollarını felç etmekti. Bu amaçla Doğu Akdeniz‘e gelmek yerine, öncelikle Tunus‘a gitti ve orada öldü.
İngiltere Kralı I. Edward da 1271’de Dokuzuncu Haçlı Seferi‘ni düzenledi. Ancak hiçbir kayda değer başarı kazanamadan döndü.
Nihayet Haçlılardan kalan son şehir olan Akka da, 1291 yılında Memlüklüler tarafından ele geçirildi ve Haçlı Seferleri sona erdi. Artık Orta Doğu‘da, Haçlı ordularına lojistik destek sağlayacak hiçbir nokta kalmamıştı.
11. Haçlı Seferleri Sonuçları
Haçlı Seferleri’nin sonuçları, genel anlamda bakıldığında Hristiyan Avrupa için büyük bir fiyaskodur. Askeri anlamda büyük kayıplar verilmiş ve karşılığında hiçbir somut sonuç elde edilmemiştir.
Ancak Haçlı Seferleri‘nin günümüz dünyasına dolaylı etkileri ve hatta sağladığı kazanımlar da olmuştur. Bu seferler sırasında çok büyük bir süratle denizden ve karadan ilerleme ve lojistik destek sağlama ihtiyacı doğmuş ve bu konuda çözümler üretilmiştir. Gemi inşa etme, birlikleri hızla sevketme ve kaynakları doğru kullanma mecburiyeti doğmuştur. Bu zorlayıcı koşulların sonucunda, Avrupa’da askerlik mesleği gelişmiş ve kurumsallaşmaya başlamıştır.
Haçlı Seferleri’nin ilk etapta Vatikan‘ın gücünü doruğa ulaştırdığı ve Papa‘ya eşi benzeri görülmemiş bir güç ve servet sağladığı doğrudur. Ancak uzun vadede Haçlı Seferleri sayesinde, Batı Avrupa‘nın, skolastik düşünce sebebiyle içinde sıkışıp kaldığı “Karanlık Çağ” aşılmış ve Rönesans‘a giden süreç başlamıştır. Müslüman Doğu‘nun o dönemde daha üstün pozisyonda olan kültürü ve askeri kabiliyeti, Hristiyanları da kendini geliştirmeye zorlamıştır.
Haçlı Seferleri Tarihi, Doğu’nun gözünden bakıldığında vahşi, ahlak dışı ve barbarca saldırılar bütününden başka bir şey değildir. Müslümanların ve hatta Musevilerin katledildiği bu savaşlar, bugün hala yüzleştiğimiz Batı ve Doğu ayrımını derinleştirmekten başka bir işe yaramamıştır. Kaldı ki, Hristiyan olduğu halde Bizanslılar bile Haçlı Seferleri’nin yıkıcı doğası ile yüzleşmiş ve kendileri için İstanbul’un Fethi‘ne (1453) kadar sürecek olan çöküş dönemi başlamıştır.
Haçlı Seferleri Tarihi Hakkında Bilgi by Serhat Engül
Leave a Reply