Merhaba ben İstanbul’da faaliyet gösteren bir tur rehberiyim. Fener Balat Turu, mesleğimi yaparken en çok keyif aldığım rotalardan biri. Bu yazıda sizlere Fener ve Balat semtlerinde gezilecek yerler hakkında bir gezi rehberi sunmaya çalışacağım.
İstanbul’daki günlük hayatın koşturmacasından yoruldukça, kendimize bir çıkış noktası arıyoruz. Hafta sonları Boğaz kıyısındaki Ortaköy ve Kuzguncuk gibi semtler gezginlerle dolup taşıyor. Son yıllarda Boğaz kıyısında olmasa da, dikkat çekmeye başlayan diğer yerler ise Fener ve Balat semtleri.
Birbiri ile iç içe geçmiş olan bu semtleri gezerek, Osmanlı döneminin İstanbul’u hakkında çok güzel izlenimler edinebilirsiniz. Ayrıca Fener ve Balat, göze olduğu kadar damağa da hitap eden yerler. Bu sayede kültürel deneyimlerinizi, çeşitli lezzetler ile de desteklemek mümkün.
Fener Semti Tarihi

Fener semtinin tarihi kökenlerini oluşturan gelişmeler, İstanbul’un fethine kadar uzanıyor. Osmanlılar İstanbul’u aldıktan sonra, Fener Rum Patrikhanesi birkaç kez yer değiştirir. Son durağı ise Fener semtindeki Aya Yorgi Kilisesi olur. Ortodoks cemaatine önderlik eden Patrikhane buraya taşınınca, Bizans döneminden kalma köklü aileler de buraya yerleşirler. Böylece Fener’in demografik yapısı oluşmaya başlar.
Fenerli Rumlar, Osmanlı bürokrasisinde önemli görevlere gelirler. Padişah ve vezirlerin yanında çevirmenlik ve danışmanlık yapan Fenerliler, gösterdikleri fayda neticesinde Eflak ve Boğdan gibi eyaletlere vali olarak atanırlar. Fenerli Beyler (Bkz: Phanariots) olarak anılan iyi eğitimli bu zümrenin, Osmanlı ile Avrupa arasında bir köprü görevi gördüğünü söylemek yanlış olmaz.
Balat Semti Tarihi

Balat semtinin tarihi asırlar öncesine kadar uzanıyor ve günümüzde halen bu köklü tarihin izini sürmek mümkün. İstanbul’da temel olarak üç farklı kökenden Musevi yaşamış.
Bunlardan ilki Romanyotlar, yani Roma-Bizans kökenli eski yerleşimciler. İkincisi ise Aşkenazlar, yani Doğu Avrupa’dan gelen Museviler. Üçüncüsü ise Sefaradlar, yani 15. Yüzyıl sonunda İber Yarımadası’ndan (İspanya ve Portekiz) zorunlu göçe tabi tutulan Museviler.
Bahsettiğimiz sonuncu grubun ilginç bir öyküsü var. 1490’larda, İspanya’nın iki şehir-devleti stratejik bir evlilik ile birleşir. Kastilya prensesi Isabel ve Aragon prensi Ferdinand evlenirler ve akabinde İspanya‘yı tek bir bayrak altında toplamaya karar verirler.
İspanya’nın güneyinde, 700 yılı aşkın bir süredir Endülüs Emevileri varlığını sürdürmektedir. Sevilla, Cordoba ve Granada gibi İspanya’nın Akdeniz kıyısındaki en önemli şehirler onların hakimiyetindedir.
İki taraf arasındaki savaş uzun yıllar sürer ve büyük bir direnişe sahne olur. Ancak Granada’daki Elhamra Sarayı düştüğünde, Müslümanlar Avrupa‘yı terk etmek zorunda kalır.
Bu noktadan itibaren İspanya’da Katolik Hristiyan olmayan tek grup olarak Museviler kalmıştır. Onlara da İspanya’yı terk etmeleri için ultimatom verilir. Ancak bu çaresiz insanların gidecek bir yeri yoktur.
Bu noktada Osmanlı Padişahı II. Bayezid devreye girer. Osmanlı kadırgalarını gönderip, bu topluluğu İstanbul’a getirir. İspanya‘dan gelen Sefarad Yahudileri, zaman içinde İstanbul’daki diğer museviler ile kaynaşır.
İstanbul’un Musevi cemaatinin önemli bir bölümü Balat semtini kendine mesken tutmuştu. Bahsettiğimiz farklı kökenden gelen Museviler, asırlarca Balat’ta bir arada yaşadılar.
Cibali, Fener ve Balat Gezilecek Yerler
Cibali, Fener ve Balat gezilecek yerler rotası, Cibali‘deki Kadir Has Üniversitesi’nden başlar. Üniversite binası, eski Cibali Tütün Fabrikası olduğu için, bizzat tarihin bir parçasıdır.
Cibali, Fener ve Balat iç içe geçmiş üç eski semttir ve özel rehber eşliğinde yaklaşık 4 saat içinde detaylı olarak gezilebilir. Tur sırasında verilecek kahve ve yemek molaları turu daha uzun bir zamana yayacaktır.
Hazırladığım Fener Balat gezi rehberi sayesinde, Fener ve Balat semtlerinin tarihini idrak ederek kendiniz de gezebilirsiniz. Ancak şunu da eklemek isterim ki, özel bir tur rehberi ile gezmek, size çok daha doyurucu bir kültür deneyimi sağlayacaktır.
1. Cibali Tütün Fabrikası

Cibali Tütün Fabrikası, Osmanlı İmparatorluğu‘nun son yıllarında faaliyete geçmiş olan bir yerdi. Fabrikanın inşası ile Cibali semti de kabuk değiştirmiş ve yoğunlukla işçilerin yaşadığı bir semt haline gelmişti.
Cumhuriyet döneminde Türkiye‘nin ilk yerli sigara markası olan “Samsun” sigarasını üreten fabrika, ayrıca puro üretimi de yapıyordu. Zamanla teknolojisi eskiyen ve kullanılamaz hale gelen fabrika, kapatıldı ve 90’larda Kadir Has Vakfı’na devredildi.
Eski tütün fabrikasının bir eğitim kurumuna çevrilmiş olması, Fener-Balat semtlerinin kaderini de olumlu anlamda etkiledi. Son yıllarda Fener ve Balat’ın yükselen bilinirliğinin arkasında, gerçek anlamda bir “kentsel dönüşüm” olan Kadir Has Üniversitesi ve onun öğrencilerinin bölgeye getirdiği bir dinamizm var.
Önceleri fotoğraf kulüplerinin ve sonra seyahat acentelerinin ilgisini çeken Fener-Balat; sokak sanatına önem veren kafeleri, renkli evleri ve eşsiz tarihi ile sosyal medyada fenomen haline geldi. İstanbullular, tüm bu süreci tetikleyen Kadir Has Üniversitesi’ne çok şey borçlular.
2. Cibalikapı ve Cibali Karakolu

Cibalikapı, “Suriçi” diye tabir edilen Tarihi Yarımada‘nın giriş kapılarından biri. Fetih sırasında Osmanlı askerlerinden Cebe Ali Bey‘in burada şehit düştüğü rivayet ediliyor. Ayrıca uzun yıllar tiyatroda sahnelenen ve Nejat Uygur ile özdeşleşen Cibali Karakolu, adını buradaki eski semt karakolundan almış.
3. Gül Camii (Aya Theodosia Kilisesi)

Gül Camii, Bizans döneminde Theodosia isimli bir azizeye adanmış bir kilise idi. Osmanlı askerleri 1453‘te şehre girdiklerinde, Aya Theodosia Kilisesi‘ni güllerle donatılmış halde bulmuşlar.
Rivayete göre Bizans halkı azizenin anma gününde kiliseyi çiçeklerle süslemişler ve ertesi gün şehir Osmanlılara kaybedilmiş. Fatih Sultan Mehmet‘in oğlu II. Bayezid döneminde camiye çevrilen kiliseye, bu olaydan esinlenerek “Gül Camii” adı verilmiş.
4. Ayakapı Caddesi

Osmanlı döneminde Suriçi’ne geçiş için Cibalikapı ve Ayakapı gibi birçok giriş noktası vardı. Bu kapıların bitişiğinde ise asayişi sağlamak için yeniçeri karakolları bulunuyordu. Bir önceki durakta gördüğümüz Cibalikapı ve bitişiğindeki Cibali Karakolu da aynı işlevi görüyordu.
Ayakapı’ya geldiğimizde, buradaki tarihi karakolun artık bir kafe olarak hizmet verdiğini görüyoruz. Nev-i Kafe, bölgedeki yükselişi en önce öngören ticari işletmelerden biri ve yıllardır faaliyet gösteriyor.
Nev-i Kafe, aynı zamanda Fener Balat gezi rotası açısından tam bir kavşak noktası. Nev-i Kafe’den Cibali yönüne gittiğinizde ana cadde üzerinde Aya Nikola Kilisesi var. Şayet Nev-i Kafe’nin bitişiğindeki Sur Kapısı’ndan girerseniz, Atölye Kafası isimli sevimli kafeye ulaşıyorsunuz.
5. Atölye Kafası

Bu kafeyi Fener Balat gezilecek yerler listesine almamın sebebi, yıkılmış bir kilisenin bahçesinde kurulmuş olması. Virane bir kilisenin avlu duvarlarını restore edip, çatısını da kapatan Atölye Kafası; marangozluktan gelen bir aile tarafından işletiliyor.
Harika bir ortamı olan Atölye Kafası, akıllıca dizayn edilmiş ahşap işleri ile baştan başa süslenmiş. Ayrıca kafenin dış duvarlarında bir Yeşilçam rüzgarı estiren sokak sanatı örnekleri var. Fener Balat turu sırasında en güzel hatıra fotoğraflarından bazılarını burada çekeceğinize eminim.
6. Aya Nikola Kilisesi

Aya Nikola Kilisesi, Fener Balat gezilecek yerler rotasında adeta saklı bir mücevher gibi konumlanmış. Normalde önünden geçen birçok kişi, burada bir kilise olduğunu bile fark etmiyor. Çoğu zaman zaten içine girmek de mümkün değil. Ancak rehberli turlarda önceden rezervasyon ile kapıyı açıyorlar.
İçeri girmeyi başarırsanız, kadim bir kilisenin gizemli atmosferine kapılıyorsunuz. Şimdikinden çok daha eski ve yalnızca yıkıntıları olan bir kiliseyle, Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan başka bir kilise avlunun iki yanında duruyor.
Ben Fener Balat turlarım sırasında burada vakit geçirmeyi çok seviyorum. Çünkü sessiz ortamında İstanbul’un tarihini etraflıca anlatma şansı bulabiliyorum. 15-20 dakika içinde Antik Yunan’dan başlayıp, Osmanlı tarihine gelmiş oluyorum ve bu genel anlatım turun geri kalanı için çok faydalı oluyor.
Fener Balat turları genelde Cumartesi veya Pazar günü icra edildiği için, çevredeki yoğun trafik ve insan gürültüsünden soyutlanıp, anlatım yapabildiğim en huzurlu yerlerden biri bu güzel kilisedir.
7. Fener Rum Erkek Lisesi

Üst satırlarda değindiğim üzere, Fenerli Rumlar, Osmanlı bürokrasisinde üst düzey görevlere gelmişler. Elbette bunun en önemli sebebi de semtte verilen kaliteli eğitim. Fener Rum Erkek Lisesi, geçmişte Patrikhane’ye din adamı yetiştiren bir okul olsa da, buradan her mezun olan da rahip olmamış.
Örneğin okulun mezunlarından Konstantin Dimadis isimli bir öğrenci, yüksek mimar olur. Belli bir başarıya ve nüfuza ulaştıktan sonra da, semtine bir eser hediye etmek ister. Topladığı bağışlarla okulu yıkıp tekrar inşa eder.
Fener semtinin sırtlarında konumlanan bu heybetli okul binası, Fransa‘nın Marsilya kentinden ithal edilen ateş tuğlaları ile süslenir. Neo-Gotik mimari üslubu ile donatılan bina, dev bir şato (veya kale) gibi görünür.
Semte giden birçok gezgin, haklı olarak burayı Fener Rum Patrikhanesi zanneder. Bina öyle heybetlidir ki, ilk bakışta büyük bir heyecan uyandırır. Ben turlarımda bu yapıyı cepheden görebilecek bir rota izliyorum ve misafirlerin yüzündeki o şaşkınlığı izlemek hoşuma gidiyor.
8. Fener Rum Patrikhanesi

Bizans döneminde İstanbul’un adı Konstantinopolis‘ti. Hristiyan dünyasının en etkili beş kutsal şehrine birer patrik atanmıştı. (Bkz: Roma, İstanbul, Antakya, Kudüs ve İskenderiye). Bunların arasında kıdem sırasında Roma‘dan hemen sonra gelen Konstantinopolis Patriği, bir dönem Papa ile yarışacak güce sahipti.
İstanbul’un fethi ile birlikte o zamana kadar patrikhane olan Ayasofya, camiye çevrildi. Patrikhane önce Roma imparatoru Büyük Konstantin‘in mezarının olduğu Havariyyun Kilisesi’ne taşındı. 150 yıl süren bir göçebelikten sonra nihayet Fener Rum Patrikhanesi kuruldu ve 400 yılı aşkın bir süredir de aynı yerde hizmet veriyor.
Zaman içerisinde Rusya, Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Ortodoks ülkeler, Fener Ortodoks Patrikhanesi’nin himayesinden ayrıldı. Ancak halen Aya Yorgi Kilisesi’nin çekirdeğini oluşturduğu Patrikhane, onursal olarak tüm Ortodoks dünyasının lideri olarak kabul edilmektedir.
9. Merdivenli Mektep Sokak

Patrikhane’den çıkınca, Yıldırım Caddesi boyunca uzanan harika kafeleri görebilirsiniz. Burada çay, kahve içip gelen geçeni izlemek çok keyiflidir. Şimdi ise geziye devam etmek için Merdivenli Mektep Sokak basamaklarını çıkmak gerekiyor.
Basamaklara gelirken Dimitri Kantemir Müzesi‘ni sağınızda göreceksiniz. Kantemir ailesi “Fenerli Beyler” diye bahsettiğimiz Rum asıllı Osmanlı bürokratlarına en iyi örnektir. Bu semtten yetişen Kantemirler, Osmanlı döneminde Doğu Avrupa‘daki Boğdan Eyaleti’ne vali olarak atanacak kadar yükselmişlerdir.
Merdivenli Mektep Sokağı’nın başında, yine Yeşilçam ezgileri taşıyan İncir Ağacı Kahvesi’ni görebilir ve harika instagram fotoğrafları çekebilirsiniz.
10. Moğolların Meryemi Kilisesi

1071’de Büyük Selçuklu Devleti ile giriştiği Malazgirt Savaşı‘nı kaybeden Bizans, Anadolu Selçuklu Devleti dönemine kadar geçen zamanda, iyiden iyiye Batı Anadolu’ya hapsolur. Yok olma tehdidine karşı, ittifaklar kurarak Türkler‘e karşı bir önlem almak isterler. Bu amaçla da o dönemde Türkler ile arası iyi olmayan Moğollar ile dostluk kurmaya niyetlenirler.
Moğolların hükümdarına (Bkz: Hülagü Han) gelin olarak bir Bizans prensesi (Bkz: Maria Palaiologina) verilir. Maria, 15 yıl süren bir evlilikten sonra Konstantinopolis‘e geri döner. Son yıllarını ise geçmişte bir manastır kompleksi olan bu kilisede geçirir.
Maria’nın evlilik dönemi ve sonrası ile ilgili hikayeler burada yazdığımdan daha detaylı ve ilgi çekici. Ayrıca Moğolların Meryemi Kilisesi‘nin Bizans İmparatorluğu döneminden kalan ve hiçbir zaman camiye çevrilmeyen tek yapı olduğunu da vurgulamak gerekiyor.
11. Kiremit Caddesi

Fener Balat kültür turuna katılanlar, turun başından itibaren renkli evleri ne zaman göreceklerini merak ederler. Balat’ın renkli evlerini görebileceğiniz iki noktadan biri Kiremit Caddesi‘dir.
Moğolların Meryemi Kilisesi’nden aşağı doğru uzanan Usturumca Sokak boyunca yürürseniz, hafif eğimli yokuşun sonundaki Kiremit Caddesi evlerini görebilirsiniz.
12. Merdivenli Yokuş Sokak

Merdivenli Yokuş Sokak, film seti gibi bir görüntüye sahip olduğu için, Balat’ta fotoğraf çekilecek en güzel yerler arasındadır. Haftanın hangi günü giderseniz gidin, meraklı bir kalabalığın bu sokakta fotoğraf çektiğini görebilirsiniz.
Resmi olarak adı bu olmasa da, internette bu sokağın adı Balat 7 Evler olarak yayılmıştır. Fener Balat gezilecek yerler listesinde olmazsa olmaz bir yerdir.
13. Ahrida Sinagogu

Yazının girişinde Balat tarihi konusunda bir ön bilgi vermiştim. Osmanlı döneminde tüm etnik kökenlerden musevilerin yaşadığı bu semtte, birçok Sinagog vardı. Bu ibadethaneler arasında en önemlisi ise Ahrida Sinagogu idi. Sinagog bugün Balat Çarşısı’nın en güzel noktalarından birindedir.
14. Leblebiciler Sokağı

Musevi cemaatinin ticaretteki başarısını çoğumuz biliriz. Zaten Osmanlı İmparatorluğu da Musevilerin gittiği yerdeki ticari hayatı hareketlendirmesinden dolayı, onları İstanbul‘a yerleşmeye teşvik etmiştir.
Osmanlı İstanbul’unda kuyumculuk başta olmak üzere birçok zanaat dalında varlık gösteren Museviler, Balat’ta Leblebiciler Sokağı‘nı mesken tutmuşlardı. Bu sokakta halen o günlerin izleri görülmektedir.
15. Demir Kilise

Ahrida Sinagogu‘nun bulunduğu Kürkçü Çeşmesi Sokak boyunca Balat Çarşısı‘nı gezdikten sonra, Leblebiciler Sokak aracılığı ile sahile çıkabilirsiniz. Fener Balat gezilecek yerler listesinde en çarpıcı tarihi eserlerden biri olan Demir Kilise (Bulgar Kilisesi), sahilden Fener yönüne geri dönerken karşınıza çıkacak. Çelik konstrüksiyon tekniği ile inşa edilen bu kilisenin de ilginç bir öyküsü vardır.
Serhat Engül ile Fener Balat Turu
Fener Balat Gezilecek Yerler yazısında bölgeyi gezmek adına faydalı bilgiler paylaştım. Ancak Cibali, Fener ve Balat’taki tarihi eserlerin kendine has bir hikayesi olduğu için, bu bölgeyi kokartlı bir turist rehberi eşliğinde gezmenizi öneririm.
Bu yazıyı kaleme alan Serhat Engül, Fener Balat turu üzerinde uzmanlaşmak için uzun yıllardır çaba sarf eden bir turist rehberidir. Serhat Engül’ün rehberliği eşliğinde ailenizi veya arkadaşlarınızı toplayıp 10 kişiye kadar özel rehberli kapalı grup turu organize edebilirsiniz.
Veyahut eşinize veya sevgilinize unutulmaz bir Cibali Fener Balat turu hediye edebilirsiniz. Özel rehberli turlarda, rehberin sizinle birebir ilgilenmesi sayesinde, bu eski semtlerin hiçbir detayını kaçırmazsınız.
Ayrıca özel rehberli Fener Balat turuna katılarak, grubun peşinden koşturmak yerine esnek bir tur programını takip etmiş olursunuz. Böylece size çevreyi keşfedecek ve fotoğraf çekecek daha fazla zaman kalır.
Cibali, Fener, Balat semtlerini gezmek isteyen yerli veya yabancı misafirleriniz için bilgili ve güvenilir bir tur rehberi arıyorsanız bizimle irtibata geçebilirsiniz. Serhat Engül, TURSAB’a bağlı A grubu bir seyahat acentesi olan Reborn Travel bünyesinde çalışmaktadır.
Fener ve Balat’ta Gezilecek Yerler Rotası by Serhat Engül
Leave a Reply