• Skip to main content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer
  • Home
  • About
  • Contact

Serhat Engül

Istanbul Gezi Rehberi

KAPADOKYA’da Gezilecek Yerler (Güncel Liste → 2023)

14 January 2023 by Serhat Engül Leave a Comment

Kapadokya’da gezilecek yerler arasında muhteşem peribacaları ile dolu vadiler, gizemli yeraltı şehirleri, yüzlerce yıllık kiliseler ve her şeye tepeden bakabileceğiniz hisarlar var.

Kapadokya’nın eşsiz coğrafyası, Erciyes, Güllü Dağ ve Hasan Dağı’nın püskürttüğü lavların asırlar içinde rüzgar ve yağmur ile aşındırılmasıyla oluşmuş. Bu süreçte oluşan peribacaları ile ünlü olan Kapadokya bölgesi, Nevşehir, Kayseri, Aksaray ve Niğde illerinin birleştiği yerde konumlanıyor.

Kapadokya’yı ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar ayları. Bu aylarda sıcak veya soğuktan etkilenmeden vadilerde yürüyüş yapabilirsiniz. Ancak Kapadokya’nın her mevsim ayrı güzel olduğunu da belirtmekte fayda var.

Kapadokya, özellikle kış aylarında bir başka güzel oluyor. Fotoğraf çekmeye meraklı biriyseniz, bu mevsimde karla kaplı olan Kapadokya’da muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz. Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu adlı filmini izlerseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.

İçerik Listesi

  • Kapadokya’da Gezilecek Yerler 2023
    • 1. Göreme Açık Hava Müzesi
    • 2. Devrent Vadisi
    • 3. Paşabağ Vadisi
    • 4. Zelve Vadisi
    • 5. Güvercinlik Vadisi
    • 6. Ihlara Vadisi
    • 7. Kızıl Vadi
    • 8. Avanos
    • 9. Çavuşin Köyü
    • 10. Ürgüp
    • 11. Mustafapaşa
    • 12. Kaymaklı Yeraltı Şehri
    • 13. Derinkuyu Yeraltı Şehri
    • 14. Uçhisar Kalesi
    • 15. Ortahisar
    • 16. Selime Manastırı
    • 17. Üç Güzeller
    • 18. Güray Seramik Müzesi
    • 19. Sıcak Hava Balonları
    • 20. Mağara Otelleri

Kapadokya’da Gezilecek Yerler 2023

2023 yılında Kapadokya'da Gezilecek Yerler

Kapadokya, ziyaretçilerine adeta bir peri masalı vaat ediyor. Kapadokya’da gezilecek yerler öyle fazla ki, her şeyi görmek için ayrıntılı bir liste çıkarsanız, burada bir hafta da kalabilirsiniz.

Kapadokya’nın en önemli özelliklerinden biri; tarihi eserleri, doğal güzellikleri, balon turları ve konaklaması ile bir bütün olması. Kapadokya’nın peribacalarını gördükten sonra volkanik kayalara oyulmuş bir mağara otelde kalmak, size her yönüyle kendine has bir deneyim sunuyor.

Aşağıdaki satırlada Kapadokya’da yapılacak şeyleri 20 başlık halinde bulabilirsiniz. Yazımızın Kapadokya’yı keşfetmek isteyenlere faydalı bir gezi rehberi olması dileğiyle başlayalım.

1. Göreme Açık Hava Müzesi

Göreme Açık Hava Müzesi, bizlere Kapadokya’daki manastır hayatı ile ilgili önemli ipuçları veriyor. Günümüze ulaşan haliyle Bizans sanatının son dönemini yansıtan bu kiliselerin tarihi, erken Hristiyanlık dönemine kadar uzanıyor.

Hz. İsa’nın ölümünden sonra havariler, Hristiyanlığı yaymak için dünyanın en önemli şehirlerine gittiler. Geç antik dönemin en önemli şehirleri arasında İskenderiye, Antakya ve Efes gibi şehirler vardı. Ancak Hristiyanlığın bu hızlı yayılışı, Roma İmparatorluğu‘nu sert önlemler almaya sevketti.

Pagan dini üzerine kurulmuş bir sisteme sahip olan Roma, Hristiyanlığı kendi varlığına bir tehdit olarak görmüştü. Bu sebeple de Roma askerleri Hristiyan topluluklarının peşine düştü.

Kapadokya, bu dönemde Hristiyanların sığındığı en önemli yerlerden biri olmuştu. Basit araç gereçlerle şekil verilebilen tüflü toprakların içine yaşam alanları, kiliseler ve hatta yeraltı şehirleri inşa edildi. Göreme Vadisi de bu dönemin başta gelen yaşam alanlarından biriydi.

Göreme’nin tarihi erken Hristiyanlık dönemine kadar uzansa da, günümüzdeki yapıların çoğu Bizans İmparatorluğu döneminden kalmadır. Çünkü Bizans döneminde manastır hayatının en yoğun yaşandığı yer Kapadokya idi.

Kendini normal hayatın akışından soyutlamak ve inzivaya çekilmek isteyenler Kapadokya’ya akın ettiler. Bunun bir sebebi de, Kapadokya’nın ruhani bir yaşama ilham verecek masalsı bir coğrafyaya sahip olmasıydı.

Göreme Açık Hava Müzesi‘ndeki kiliseler, 4. yüzyıldan başlayarak genişleyen ve Bizans’ın devlet mekanizması içinde çok büyük bir güce ulaşan manastırların çekirdeğini oluşturur.

Göreme’deki kiliselerin en ünlüleri arasında Tokalı Kilise, Elmalı Kilise, Yılanlı Kilise ve en iyi korunmuş fresklere sahip olan Karanlık Kilise gelir.

2. Devrent Vadisi

Devrent Vadisi, hayal gücünüzü geliştirecek birçok yeryüzü şekline sahip. Vadide bulunan peribacalarından bazıları çeşitli hayvan ve insan şekillerini andırıyor.

Bunlar arasında en çok dikkat çekenleri ise bir deveye benzetilen peribacası ile kollarını yana açmış dua eden bir rahibeyi andıran (bazıları bu figürü Meryem Ana’ya benzetir) bir başka peribacası.

Zelve Vadisi ve Rahipler Vadisi ile komşu olan Devrent Vadisi’nde yürürken buna benzer birçok ilginç yeryüzü oluşumuna şahit olabilirsiniz.

3. Paşabağ Vadisi

Paşabağ Vadisi aynı zamanda “Rahipler Vadisi” olarak da biliniyor. Özellikle Bizans döneminde kendini dünyevi yaşamdan soyutlamak isteyen birçok keşiş buraya akın etmiş.

Paşabağ Vadisi’nde erken Hristiyanlık döneminin en ünlü keşişlerinden Simon Stilit’e (Bkz: Simeon Stylites) adanmış bir kilise de var. Keşişliğin en uç örneklerinden biri olan Simon, yaşamını Suriye’nin Halep kenti yakınlarında bir sütunun üzerinde geçirmişti.

Kendini dünyadan soyutlama ve acıya göğüs germe iradesiyle birçok keşişe örnek olan Simon, nevi şahsına münhasır bir kişilikti. Bu sebeple de kendinden sonra gelen keşişlere örnek oldu.

Bu arada kayıtlarda Simon Stilit’in izinden giden ikinci bir Simon daha var. Antakya’daki St. Simon Manastırı da Simeon Stylites the Younger olarak anılan bu ikinci azize adanmış.

4. Zelve Vadisi

Zelve Vadisi, sivri uçlu ve geniş gövdeli peribacalarına ev sahipliği yapıyor. Bir önceki başlıktaki Rahipler Vadisi’ne çok yakın olan Zelve, özellikle kaya evleri ile dikkat çeken bir yer.

Kapadokya’nın en eski yaşam alanlarından olan Zelve, birçok manastır, kilise ve yerleşim yerine sahip. Vadinin en çok dikkat çeken kiliseleri arasında Üzümlü, Balıklı ve Geyikli kilise var.

Çok yakın zamana kadar içinde insanların yaşadığı vadi, günümüzde Zelve Açık Hava Müzesi olarak hizmet veriyor.

5. Güvercinlik Vadisi

Güvercinlik Vadisi, adını güvercinler için oyulmuş kayalardan alıyor. Bu vadideki güvercin yetiştiriciliği, Bizans döneminde başlamış ve çok uzun yıllar boyunca devam etmiş.

Yerli halk güvercinlerin gübrelerinden üzüm tarlalarının verimini artırmak için faydalanmış. Güvercinlerin yumurtaları ise kaya kiliselerindeki fresklerin yapımında hammadde olarak kullanılmış.

Güvercinlik Vadisi günümüzde halen adının hakkını veren bir şekilde güvercinlerle dolu. Üst satırlardaki diğer vadilere nazaran daha az ilgi çekici olsa da, kesinlikle görmeye değer.

6. Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi, Melendiz Nehri’nin yumuşak kayaları şekillendirmesiyle oluşmuş 14 kilometre uzunluğunda bir kanyon. Tarihte içinde insan yaşamının olduğu en büyük kanyon olarak bilinen Ihlara’da yaşam 4. yüzyılda başlamış.

Roma döneminde Hristiyanlara uygulanan baskıdan kaçan insanların yerleştiği vadi, özellikle geç Bizans döneminde zirve yıllarını yaşamış. Ihlara Vadisi‘nde, Bizans keşişlerinin kayalardan oyduğu 60 adet kilise, şapel ve manastır var.

Hristiyanlıkta inzivaya çekilme olduça sık rastlanan bir ibadet şekliydi. İstanbul’da yaşayan birçok sıradan vatandaş gibi, Bizans monarşisine mensup soyluların da Adalar‘daki kiliselerde inzivaya çekildiği tarihte çok görülmüştür.

Bizans keşişleri ise inziva için daha da gözden ırak noktaları tercih ediyorlardı. Bu sebeple Ege Denizi‘ndeki kuş uçmaz kervan geçmez adalar bile manastırlar ile doludur.

Ihlara Vadisi’nin sarp yapısı ve ortasından geçen ırmağın eşsiz güzelliği de keşişler arasında bir akım yaratmış olsa gerek. Zira 11. ve 13. yüzyıl arası bu bölgeye çok keşiş yerleşmiş ve büyük de bir inşa işine girişmişler.

Bir zamanlar Peristrema adıyla bilinen Ihlara Vadisi’ndeki kiliselerin çoğu şu an yıkık dökük haldeler. Maceraperest ziyaretçiler için Ihlara Vadisi harika bir doğa yürüyüşü imkanı sunuyor. İsterseniz bütün günü vadiyi keşfederek geçirebilirsiniz. Virane yapıları görmek ve fotoğraflamak da mümkün.

Ihlara Vadisi’ndeki tarihi kiliselerin en ünlüleri ise Ağaçaltı Kilisesi, Yılanlı Kilise ve Sümbüllü Kilise’dir. Bu kiliseleri ziyaret etmek için yaklaşık 380 basamak inmeniz gerekse de, kesinlikle bu zahmete değeceğine emin olabilirsiniz.

Ihlara Vadisi, tüm bu özellikleriyle Kapadokya’da gezilecek yerler arasında öne çıkan bir yer. Vadi ile ilgili daha çok bilgi için Ihlara Vadisi’ni anlatan bu yazıya da bakabilirsiniz.

7. Kızıl Vadi

Kızıl Vadi, Kapadokya’da güneşin batışını izleyebileceğiniz en güzel yer. Kızılçukur Vadisi olarak da bilinen vadinin özelliği kızıl tüf kayalarına sahip olması. Güneşin battığı saatlerde muhteşem bir manzara sunan Kızıl Vadi, yabancı turistler tarafından “Günbatımı Noktası” anlamına gelen Sunset Point olarak biliniyor.

Kızılçukur Vadisi, aynı zamanda Güllüdere Vadisi ile de komşu ve turlarda iki vadi birden geziliyor. Güllüdere Vadisi’nin en önemli özelliği ise Bizans döneminde önemli bir yerleşim yeri olması. Burada bulunan Üç Haçlı Kilise ve Ayvalı Kilise ise Güllüdere’de en çok ziyaret edilen tarihi eserler.

8. Avanos

Avanos, dünyadaki en eski çömlekçilik merkezlerinden biri olarak biliniyor. Kızılırmak’ın nehir yatağındaki killi topraktan çömlek yapımının tarihi, Hititler dönemine kadar uzanıyor.

Çömlek yapımı, Cilalı Taş Devri’nin en önemli yeniliklerinden biriydi. Çömlek kaplar sayesinde insanlar yemeklerinin bir kısmını depolayabiliyor ve kıtlık zamanlarında kullanıyorlardı. Önceleri hayati bir ihtiyaç olan çömlek yapımı, zamanla estetik bir nitelik kazandı ve sanata dönüştü.

Avanos günümüzde bu eski sanatın temsilcisi konumumdaki bir yer. Kapadokya’yı gezmeye gittiğinizde buradaki atölyelerdeki sunumlara katılabilirsiniz. Sunumlar sırasında çömleklerin nasıl yapıldığı canlı olarak gösterilmekte ve hatta öğrenmek isteyenlerin basit denemeler yapmasına müsaade edilmektedir.

9. Çavuşin Köyü

Çavuşin Köyü, Göreme’den yalnızca 2 km uzaklıkta konumlanıyor. Kapadokya’daki en eski yerleşim alanlarından biri olan Çavuşin, Roma askerlerinden kaçan Hristiyanların yerleştiği bir yerdi.

Kapadokya’daki birçok yer gibi erken dönem Hristiyanlığın izlerini taşıyan köy, Çavuşin Kilisesi ve Vaftizci Yahya Kilisesi adında iki eski kiliseye ev sahipliği yapıyor. Üst satırlarda bahsettiğimiz Kızıl Vadi’ye gitmek istiyorsanız, yürüyüşe buradan da başlayabilirsiniz.

10. Ürgüp

Ürgüp, Kapadokya’daki en güzel taş evlere sahip olan yer. İnce bir taş işçiliği ile yapılmış evlere sahip olan Ürgüp, Kapadokya’da fotoğraf çekilecek en güzel yerler arasında yer alıyor.

Ürgüp’e gittiğinizde ilk dikkatinizi çekecek şeylerden biri Temenni Tepesi olacak. Temenni Tepesi, Kapadokya’da Türk tarihinin izini sürebileceğiniz bir yer. Zira burada Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu‘ndan kalan yapılar var.

11. Mustafapaşa

Mustafapaşa, 1924 yılına kadar Osmanlı‘nın gayrimüslim halkının yoğunlukta olduğu bir yerleşim alanıymış. Ancak buradaki Rumlar, 1924 nüfus mübadelesi sırasında kasabayı terk etmiş. Kesme taş işçiliğinin nadide örneklerini görebileceğiniz bu kasabada 30’a yakın irili ufaklı kilise bulunuyor.

Eskiden Sinasos olarak adlandırılan Mustafapaşa, Aya Yorgi, Aziz Vasilios, Aziz Stefanos kiliseleri ve üstte resmini görebileceğiniz Konstantin ve Helena Kilisesi için görülmeye değerdir.

Mustafapaşa, kendine has atmosferi ile Kapadokya’da gezilecek yerler arasında dikkat çekiyor.

12. Kaymaklı Yeraltı Şehri

Kaymaklı Yeraltı Şehri, M.Ö. 1200 yılına tarihleniyor. Oldukça ustaca hazırlanmış bir plana sahip olan bu yeraltı şehri, 5000 kişinin yaşayacağı şekilde inşa edilmiş.

Üst satırlarda rahiplerin kilise inşası sırasında, volkanik kayaların yumuşak yapısından faydalandığını söylemiştik. Geçmişi Hristiyanlıktan çok daha eskiye, milat öncesine dayandığı bilinen yeraltı şehirleri, aynı teknikle yerin 7 kat dibine kadar inmiş.

İnsanın aklına “Böyle muhteşem bir doğası olan bir yerde, bu insanlar yerin onlarca metre altında ne diye sıkış tıkış yaşamışlar?” sorusu geliyor. Ancak geçmişte yaşanan amansız savaşlar insanları böyle bir önlem almaya itmiş.

Antik Çağ‘da dünyanın en hareketli yerleşim yerleri olan Avrupa, Anadolu ve Mezopotamya civarında savaşlar hiç bitmemiş. Yunan-Pers Savaşları, Büyük İskender ve Roma İmparatorluğu ortalığı kasıp kavurmuş.

Batı ile Doğu arasında bir köprü işlevi gören Anadolu da bu savaşlardan en çok etkilenen yer olmuş. Yerliler ise böyle zamanlarda buharlaşıp ortadan kaybolmanın böyle bir yolunu bulmuşlar. Böylece köle olarak alınıp, satılmaktan ve yağmalardan korunmuşlar.

Yeraltı şehirlerinin kapıları kaydırılarak oynatılan taşlardan oluşuyordu. Bulunması neredeyse imkansız olan bu mekanlar, adının hakkını verir bir biçimde adeta şehirdi.

13. Derinkuyu Yeraltı Şehri

Derinkuyu Yeraltı Şehri, insanların acil durumlarda saklanması için tam teşekküllü bir sığınak olarak tasarlanmış. 85 metre derinliğe sahip olan yeraltı şehrinde yemek depoları, şarap mahzenleri, su kuyuları ve hatta toplantı odaları var.

Derinkuyu da Kapadokya’daki birçok yer gibi Roma askerlerinden kaçan Hristiyanların uzunca bir süre yaşadığı bir yer olmuş. Bu sebeple de burada bir vaftizhane ve din okulunun yanı sıra bir günah çıkarma bölümü bile bulunuyor.

Derinkuyu’da erken Hristiyanlık kalıntılarının dışında ciddi bir Bizans mirası var. Çünkü yerli halk, asırlar süren Bizans-Arap savaşlarının kızıştığı dönemlerde buraya sığınmış.

14. Uçhisar Kalesi

Uçhisar Kalesi, Kapadokya‘yı izleyebileceğiniz en yüksek noktadır. Roma bürokrasisinin zulmünden kaçan Hristiyanların, kayaları oyarak meydana getirdiği bir kale görünümündedir.

Uçhisar, yüksekliği sayesinde Kapadokya‘nın birçok yerinden görülebiliyor. Kapadokya’yı Uçhisar‘dan daha yüksek bir noktadan görebilmek, ancak sıcak hava balonu uçuşuna katılarak mümkün olabiliyor.

Kapadokya’da Uçhisar’dan biraz daha küçük olan Ortahisar Kalesi bulunur. Geçmişte bu iki kaleden biri düşman saldırısına uğradığında, halkın diğer kaleye kaçmasını sağlayacak bir yeraltı tüneli varmış.

15. Ortahisar

Ortahisar, Kapadokya’daki yerli halkın yaşamını en iyi görebileceğiniz yer. Geçmişte kendi halinde bir köy olan Ortahisar, turizmin tüm Kapadokya coğrafyasına yayılması ile ilgi görmeye başlamış.

Kapadokya’yı yurt dışından gezmeye gelen yabancılar, bu bölgenin güzelliklerine aşık olunca, ev edinmeye de başlamışlar. Batılıların, Kapadokya‘da en yoğun yaşadığı yerlerden biri, Ortahisar’dır diyebiliriz. Çevrede harika mimariye sahip taş evler seçebilirsiniz.

Ortahisar‘ın en dikkat çeken yapısı, adından da anlaşılacağı üzere sarp kayalıkların üzerindeki kalesi. Kalenin üstüne ulaşmak için tüneller ve kayalara oyulmuş bazı odalardan geçmek gerekiyor. Ortahisar Kalesi‘nin tarihi de Roma İmparatorluğu döneminde kadar uzanıyor.

16. Selime Manastırı

Selime Manastırı, Ihlara Vadisi’ne oldukça yakın bir yerde konumlanıyor. Kapadokya’da gezilecek yerler arasında ilk bakışta göze çarpmasa da, yılda 300.000 ziyaretçiyi ağırlıyor.

Selime Manastırı’nın bu kadar önemli bir yer olmasının sebebi, tarih kitaplarına “İlk Hristiyan İlahisi’nin okunduğu yer.” olarak geçmiş olması. Kayalara oyulmuş birçok şapel ve bir de katedrale sahip olan Selime Manastırı, Kapadokya’da görülecek en gizemli yerlerden biri.

17. Üç Güzeller

Üç Güzeller, herkesin Kapadokya’da gezilecek yerler listesinde olması gereken bir yer. İsmiyle merak uyandıran Üç Güzeller, farklı büyüklükteki üç peribacasını yan yana görebileceğiniz bir yer. Bir baba, anne ve çocuğa benzetilen üç peribacası, doğanın itinayla işlediği birer heykel görüntüsü veriyor.

Kapadokya’nın simgelerinden biri haline gelen bu üç peribacası, eski 50 TL’lik banknotun arka yüzünde de bulunuyordu. Günümüzde ise Kapadokya’yı ziyaret eden herkesin Instagram paylaşımlarında görülebiliyor.

18. Güray Seramik Müzesi

Güray Seramik Müzesi, Kapadokya’ya has çömlek işçiliğinin en nadide eserlerinin sergilendiği bir müze olarak Avanos’ta hizmet veriyor. Hatırlayacağınız gibi üst satırlarda Avanos’un seramik sanatı ile özdeşleşmiş olduğundan biraz bahsetmiştik.

“Dünyanın tek yeraltı seramik müzesi” unvanını da taşıyan bu müze, çömlek sanatının tarihini öğrenmeniz ve nasıl yapıldığını görebilmeniz için ideal bir yer. Bu sebeple bu özgün mekanı Kapadokya’da gezilecek yerler listenize eklemenizi öneririm.

19. Sıcak Hava Balonları

Sıcak Hava Balonları, Kapadokya’daki en eğlenceli aktiviteler arasında yer alıyor. Kapadokya’da yılın 365 günü sıcak hava balon turları düzenleniyor. Ancak uçuşların kalkış noktası ve güzergahı, günlük hava durumuna göre değişiklik gösterebiliyor.

Kapadokya sıcak hava balonu turları Ürgüp, Göreme ve Avanos gibi Kapadokya’nın en güzel yerlerinde yapılmaktadır. Sıcak hava balon turları sayesinde Kapadokya’daki büyüleyici yeryüzü oluşumlarını birkaç yüz metre yükseklikten görmek mümkün.

20. Mağara Otelleri

Kapadokya’da konaklamak için en popüler yerler, bölgenin eşsiz volkanik oluşumlarıyla uyumlu mağara otelleridir. Kapadokya’da turizmin hızla geliştiği son birkaç on yılda birbirinden güzel butik oteller açıldı. Bu otellerden bazıları dünya çapında ödüller aldılar.

Bu konuyu daha derine inmek istiyorsanız Kapadokya’nın en iyi mağara otelleri yazısını okumanızı öneririm. Bu linkin sizi başka bir yazıya yönlendireceğini de belirtmekte fayda var.

Kapadokya’da Gezilecek Yerler Blog Yazısı by Serhat Engül

Filed Under: Türkiye

About Serhat Engül

Merhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Reader Interactions

Leave a Reply Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Primary Sidebar

Sosyal Medya Linkleri

  • Facebook
  • Instagram
  • Pinterest
  • Twitter
  • YouTube

Istanbul Turist Rehberi

Merhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

serhatengul

Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değe Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değerlendirme okumuştum. Bu yazıya göre rüyalar ve ilham dediğimiz şey tamamen bilinçaltının bir yansımasıydı. İnsan böyle düşününce insan zihninin ne kadar kompleks bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha anlayıp irkiliyor. Aradan belli bir zaman geçti ve ben bu yazıyı okuduğumu bile unutmuştum. Rüyamda ise uluslararası bir müzik müsabakası vardı ve Türk sanatçı piyanosu ile muhteşem bir eser çalıyordu. Adam piyanonun tuşlarına öylesine seri ve (müziğin ritmine göre) sert bir şekilde basıyordu ki, ona delicesine özeniyor olsam da, hiçbir zaman onun gibi çalamayacağımı aklımdan geçiriyordum. Ben piyano eğitimi almamış olmama hayıflanırken eserini sonlandırdı ve seyirciyi selamlamaya başladı. Yalnız dev bir konser salonundaki seyircileri çılgına çeviren ve delicesine alkışlanan Türk piyanist, siyahi bir kardeşimizdi. Şimdi düşününce onu Fransız futbolcu Mbappe'ye benzettim. Ama bir dakika! Yoksa yıllar önce izlediğim "Green Book" filmindeki Don Shirley'e mi benziyordu. Hani şu siyahi Amerikalı piyanist ve onun İtalyan şoförünün maceralarını anlatan filmden mi anımsamıştım onu?! Eh işte bunlar hep bilinçaltı... :) Pandemi sırasında müzisyenlerin sorunları ile ilgili bir video izlemiştim. (Ben insan değil miyim? Bölüm 3) Orada röportaj veren efsane Türk müzisyenlerinden biri (Ahmet Güvenç), 13:20'den itibaren inanılmaz bir konuya giriyor ve "Gülpembe'yi nasıl bestelediniz?" sorusuna: "Ben yapmadım onların hepsi zaten var. Sen yeterince incelebilirsen ve çalışırsan oradan bir tanesini almana izin veriyorlar" demişti. Bu bana Storytel'de son dinlediğim kitap olan Orhan Pamuk'un "Kar" romanındaki şair KA'nın (Kerim Alakuşoğlu) Kars'ta kendisine gelen şiirleri bir telaşla not defterine yazmasını anımsatıyor. "Şiir geldi" diyen KA, yalnız kalabileceği en yakın yere gidip göklerden gelen ilhamı kağıda aktarıyordu. Storytel sayesinde son 2 ayda 6 kitap okudum. Üçü Orhan Pamuk'un kitaplarıydı. "Kafamda Bir Tuhaflık", "Benim Adım Kırmızı" ve son olarak da "Kar". Orhan Pamuk okuyan birinin edebiyata yakınlık duymaması imkansız olsa gerek. #serhatengul #istanbulturistrehberi
İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar hareketli bir turist sezonu olursa olsun, Kasım sonunda itibaren işler yavaşlamaya başlar. Aralık, Ocak ve Şubat ayları ise oldukça sessiz ve sakin geçer. Bu durum her ne kadar ekonomik anlamda bir dezavantaj getirse de, bir yandan da insanın kendini yenilemesi için kucak dolusu boş zaman anlamına gelmektedir. Zaten turizm ile uğraşan biri senelik mali programını yaparken "winter is coming" durumunu her zaman göz önüne almak durumundadır. Bu sebeple de "Ağustos Böceği" değil, "Karınca" gibi davranmak gerekir. Velhasıl havaların soğuması ile oluşan boş zamanı değerlendirmek için birçok uğraş edindim. Bunlardan ilki kendimden daha tecrübeli rehberlerin turlarına katılıp İstanbul'a başka birinin penceresinden bakmak oldu. Gerçekten de bazen anlatan değil de, dinleyen tarafta olmayı çok seviyorum. Bir turist grubunun arasına karışıp "masum bir turist" olarak şaşkın şaşkın etrafıma bakınmak çok hoşuma gidiyor. Bir de eski rehberler ile arşınladığım semtlerle ilgili daha önce duymadığım keyifli öyküler dinliyorum. Uzun bir süre kendi bildiğiniz yerleri gezdirip, kendi bilgilerinizi paylaşınca bir çeşit körleşme yaşayabiliyorsunuz. Bu da sizin bir döngüye girmenize sebep oluyor. Bu zinciri kırmak için farklı kitaplar okumak, farklı insanlarla gezmek ve şehirde bolca yürüyüş yapmak gerekiyor. Bu arada daha önce Storytel'e yeni üye olduğumu ve çok memnun kaldığımı söylemiştim. Henüz iki ay dolmadan Sofie'nin Dünyası, Doğu Ekspresi'nde Cinayet, Bir Borsa Spekülatörünün Anıları kitaplarını bitirdim ve şimdi Orhan Pamuk'un bir kitabına başladım. İstanbul'u bu kadar seven biri olarak, Orhan Pamuk'un kitaplarını daha önce okumadığım için kendime hayret ediyorum. Şu an okuduğum (yani dinlediğim) "Kafamda Bir Tuhaflık" isimli kitabındaki İstanbul nostaljisinden çok keyif aldım. Kitap Beyoğlu başta olmak üzere İstanbul'un birçok semtinde 1950'lerden itibaren yaşanan dönüşümü okuyucuya ustalıkla aktarıyor. Böylece başka rehberlerin turlarında tekrar tekrar gezdiğim Beyoğlu'nun mahalleleri (Cihangir, Tomtom, Firuzağa v.b.) hakkında tamamlayıcı birçok bilgiye eriştim. #serhatengul #istanbulclues #istanbulturistrehberi
Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir tür Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir türlü vakit bulamadığım bir kitabı bitirdim. Yıllar önce Sofie'nin Dünyası'nı (diğer birçok kitap gibi) alıp kitaplığıma koymuştum ama okumaya fırsat bulamamıştım. Okuma önceliğini mesleğimle paralel olan tarih kitaplarına verdiğim için aldığım alternatif kitaplar yıllarca kenarda bekliyor. Geçen ay Storytel'e üye olunca sanal kitaplığıma ilk eklediğim iki kitap "Doğu Ekspresinde Cinayet" ve "Sofie'nin Dünyası" olmuştu. 19 saatlik bir kayıt olan Sofie'nin Dünyası'nın yalnızca bir haftada sonuna geldim. Bu sesli kitap işi gerçekten çok hoşuma gitti. Böylece müzik dinleyerek harcadığım zamanı harika bir uğraşla değerlendirme şansı buldum. Sesli kitap elbette basılı kitapların yerini tam olarak tutmuyor. Ben okuduğum kitapların altını çizip, bazen de özetini çıkardığım için kesinlikle aynı şey değil. Ancak kitaptan aldığım ilhamla birçok Wikipedia sayfasını karıştırdığım için aklımda çok şey kaldı. Her şeyden önce "Felsefe Tarihi" ile ilgili aklımda bir zaman çizelgesi oluştu. Genel anlamda bir çocuk kitabı olarak kabul edilse de, Sofie'nin Dünyası Antik Yunan döneminden günümüze kadar yaşamış olan filozofları aklınızda bir sıraya koyuyor. Bu sayede merak ettiğiniz felsefi akımlara ve filozoflara kitap dışında yaptığınız araştırmalar ile yoğunlaşabiliyorsunuz. Sesli kitap elbette yazılı kitap kadar akılda kalıcı olmayacaktır ama anladığım kadarıyla notlar alarak daha fazla fayda sağlamak mümkün. 2 senelik pandemi sonrası İstanbul'da Nisan'dan itibaren güzel bir turizm sezonu oldu. İşlerin ufaktan yavaşlamaya başladığı şu günlerde Storytel gibi birkaç uğraş daha buldum ve onları da günlük gibi kullandığım sayfamdan paylaşacağım. Marmaray geldiğinden beri vapura çok daha az biner olduk. Ama geniş vakitlerimde halen Eminönü-Kadıköy veya Beşiktaş-Kadıköy vapurları ile seyahat etmeyi çok seviyorum. Eğer turlarımda Kadıköy olursa da ulaşım için mutlaka vapur kullanıyorum. Vapur yolculuğu İstanbul'da yaşamanın en vazgeçilmez parçalarından biri. Bir dönem her gün kullanmaya çok alışmıştım ve tadını çok da çıkaramıyordum. Şimdi ara sıra bindiğim için turistik gezi gibi geliyor. :) #serhatengul #istanbulclues
Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şey Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şeylerden biri insanların bir öykü anlatılırken pür dikkat kesilmesi ve tarihten çok hoşlanmayanların bile dinlemeye başlaması. Bu sebeple gezdirdiğim her yerin tarihini ve öne çıkan özelliklerini bir öykünün parçaları gibi anlatıyorum. Baştan sona dinleyen kişi hem benim o tarihi eserle ilgili bildiğim hemen her şeyi öğrenmiş oluyor ve hem de parçalar birleştiğinde bir bütünlük oluşuyor. Bu da dinleyen kişiyi tatmin ediyor. Yeni bir şeyler öğrenme hissi gelişmiş zihinler için çok kıymetli bir şey. Para biriktirip sevdiğiniz bir şeyi almak ile benzer bir kavuşma algısı yaratıyor. Beni dinleyen birçok kişinin "Evet işte şimdi kafamda her şey yerine oturdu." dediğine çok şahit oldum. O an yüzlerindeki gülümseme benim için paha biçilemez oluyor. Bazı insanlar "Ben rehbersiz de pekala gezebilirim. Bilmediğim bir şeye de herhangi bir kaynaktan bakarım." diyorlar. Ancak kendilerine rehber tarafından verilen bilginin, uzun yılların içinden süzülerek geldiğini hesaba katmıyorlar. Yani bir bölgede uzmanlaşmış bir arkeolog, sanat tarihçisi veya tur rehberinin bildiklerini öğrenmeniz için onlarca kitap okumanız ve söz konusu yere onlarca ziyaret yapmış olmanız gerekiyor. Bu detayların size hazır olarak verilmesi, adeta size çok değerli bir şeyin sunulması gibidir. Bilgi çağımızın en kıymetli hazinesi olduğu için, gelişmiş zihinler "hedeflenen bilgiye" ulaştıklarında büyük bir zevk alıyorlar. Ben tarihin belli bir döneminde (Geç Antik Çağ ve Orta Çağ) uzmanlaşmaya çalışan bir rehberim. Elbette sunumlarım da bu dönem içinde kaldıkça daha vurucu oluyor. Ancak ben de az bildiğim ve çok ilgi duyduğum bir konuda başka bir uzmandan bilgi edindiğimde benzer bir hissi yaşıyorum. Karşımdaki insanın ağzından çıkan her kelimeye adeta dikkat kesiliyorum. Çünkü biliyorum ki o bilgileri edinmek için yıllar harcamak gerekiyor. Yapay zekanın birçok mesleği yok edeceğine dair bir algı var. Ancak insanlığın en eski mesleklerinden olan "öykü anlatıcılığı" yakın zamanda kaybolacak gibi değil. Bu kabiliyete sahip olan insanların daha uzun yıllar romanları okunur, filmleri izlenir ve anlatıları da dinlenir.
Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden y Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden yayın yapan belgesel kanallarının kalitesi inanılmaz yükselmiş. Epic History TV diye bir kanalda ünlü Doğu Roma generali Belisarius'un hayatını anlatan bir belgesele denk geldim ve çok keyif aldım. Adamlar her biri yaklaşık 25 dk süren 6 parçalık bir belgesel hazırlamışlar ve ortaya adeta bir şaheser çıkmış. Eskiden bu kalitede belgeselleri ancak BBC'de veya History Channel'da görebilirdik. Şimdi önümüzde sonsuz seçenek var. Belisarius, 500'lü yıllarda İstanbul'da (o zamanki adıyla Konstantinopolis) yaşamış bir Bizans subayıydı. 532 yılında yaşanan büyük Nika İsyanı'nın bastırılmasında kilit rol oynamıştı. Daha önce Belisarius'un Afrika ve İtalya seferlerini John Julius Norwich'in "Byzantium" adlı kitabından detaylıca okumuş ve çok keyif almıştım. Şimdi bu belgesel sayesinde bir animasyon tadında bir kez daha izledim. Bazen düşünüyorum da bazı insanlar ünlü olmak için doğmuş. :) Sen Bizans'ın gücünün zirvesinde olduğu 6. yüzyılda dünyaya gel ve Justinianus gibi bir imparator ile aynı dönemde tarihe adını yazdır. "Flavius Belisarius" adamın ismi bile söylerken insanın ağzını dolduruyor. Gerçi Justinianus da öyle! Ayasofya daha inşa edilir edilmez ilk bu adamlar gezdi. Vallahi insan kıskanıyor! Yine her zaman olduğu gibi yazdığım şeylerin eklediğim resimle bir alakası yok. :) Instagramı böyle bir günlük gibi kullanmaya devam edeceğim. Belki sonradan döner nelerle ilgilenmişim diye bakarım. Ha bu arada bu sevimli kediciğin arkasındaki tarihi bina ünlü Sirkeci Tren İstasyonu. Hani şu Şark Ekspresi'nin (Orient Express) son durağı olan yer. Storytel'den Agatha Christie'nin "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanına başlamışken iyi denk geldi. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyo Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyoğlu semtlerinde oluyor. Ancak turlardan sonra vakit buldukça çocukluk aşkım Kadıköy'e kaçıyor ve burada vakit geçiriyorum. İstanbul'da yabancı turistleri gezdirdiğim ve ballandıra ballandıra tarihini anlattığım yerler ile kendi vakit geçirmek istediğim yerler arasında biraz fark var. Örneğin turlarım biter bitmez Sultanahmet'i hemen terk ediyorum. Balat'ta vakit geçirmeyi biraz daha fazla sevsem de ilk sıralarda olduğunu söyleyemem. Buna karşın Eminönü ve Kadıköy ise İstanbul'da dolaşmayı en çok sevdiğim yerler. Üçüncü sıraya ise Beyoğlu'nun Tünel'den Galatasaray Lisesi'ne kadar olan kısmını koyabilirim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arası Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arasında kısmen tadilattaydı. Bu sebeple sarnıcın yarısına denk gelen bir bölümü göremiyorduk. 2020 yılında (pandemi sırasında) tamamen kapanan sarnıçtaki tadilat hızlandırıldı ve 2022'nin yaz aylarında yeniden açıldı. Şu sıralar İstanbul'da gezebileceğiniz en şık tarihi eserin, oldukça başarılı bir tadilat geçiren Yerebatan Sarnıcı olduğunu söyleyebilirim. İçerideki kırmızı ve yeşil ışıklar harika bir ambians yaratıyor. Son tadilattan sonra sarnıcı süsleyen modern sanat eserleri bazıları tarafından beğenildi, bazıları tarafından ise eleştirildi. Açıkçası ben beğenen taraftayım. Sarnıcın atmosferi ile uyum sağlayan hoş sanat eserleri eklenmiş oldu. Şu sıralar Ayasofya'nın önünde inanılmaz kuyruklar var. Bazı kısımlar (üst kat galerileri) de kapalı. Sultanahmet Camii tadilatta ve mavi çiniler inşaat iskelesinden dolayı görülemiyor. Topkapı Sarayı'nda ise Hazine Dairesi'nin restorasyonu henüz bitmedi. Daha başka birçok tarihi eser (Kariye Camii, Fehiye Müzesi v.b.) tadilatlar sebebi ile kapalıyken Yerebatan Sarnıcı'nın tüm görkemiyle geri dönmesi güzel oldu. Darısı diğer yerlerin başına diyelim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı b Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı bir şehir var mıdır bilmiyorum. Ben gezdiğim yerler arasında hiç görmedim. Avrupa'da zaten sokaklarda hayvan gezmiyor. Hindistan'da biraz kedi görmüştüm ama çok zayıf ve bakımsızlardı. Bizim kedilerin onlara göre maşallahı var. Elbette kışın onlar için hayat biraz zorlaşıyor. Bir de trafik belası var. Ama bağışıklık sistemi sağlam olan kediler, araçlardan ve türlü beladan kendini koruyup uzun bir yaşam sürebiliyor. Son dönem Sirkeci Garı'nda bir kedi kolonisi görüyorum. Bu yaz başında hepsi yavruydu, şimdi büyüdüler. Sultanahmet, Fener Balat, Cihangir ve Kadıköy zaten kedi dolu. Onların mutlu ve huzurlu olduğunu gördükçe ben de seviniyorum. Bagajda koca bir kutu kedi maması taşımak 7 yıldır alışkanlık oldu. Doğadan soyutlanmış ve stresle dolu şehir hayatında belgesel izler gibi kedileri izliyor ve terapi misali ruhumuzu tedavi ediyoruz. Çok yaşayın minikler! #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #istanbullife #cats #catsoftheworld #serhatengul #istanbulturistrehberi
It is a great pleasure to wander in the historical It is a great pleasure to wander in the historical bazaars of Istanbul. Especially getting lost in the Grand Bazaar is a funny experience for every first time tourist in Istanbul. Home to more than 3000 shops spread over 67 streets, the Grand Bazaar is like a gigantic labyrinth. Here you can buy many things about Turkish handicrafts. Among the main things that can be found in the Grand Bazaar are Turkish carpets, Iznik tiles, scarves, bags and watches. However, what stands out in front of all in terms of visuality are colored lanterns. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
There is a giant mosque on the top of the Historic There is a giant mosque on the top of the Historic Peninsula, which can be seen from almost anywhere in Golden Horn. This mosque was built in the 16th century by Mimar Sinan, the most famous architect in Ottoman history. This mosque, which was built on one of the most prominent hills of old Istanbul, was built in the name of Sultan Suleyman, who was the ruler during the peak years of the empire. The Suleymaniye Mosque overlooks the city from a hill. On the other hand, there is another mosque on the left of the photograph, which looks like its little baby. This second mosque was built for Rustem Pasha. He was married to the daughter of Suleyman the Magnificent and was also a Grand Vizier. Rustem Pasha Mosque, which hosts the most beautiful examples of Iznik tiles, is one of my favorite mosques in Istanbul. Since the Blue Mosque is under restoration these days, we cannot see the magnificent tiles inside. But similar tiles can be seen in the Rustem Pasha Mosque. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulblog #istanbulmoments #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener Balat walking tour is one of the most enjoya Fener Balat walking tour is one of the most enjoyable activities to do in Istanbul. Here you can visit hundreds of years old mosques, churches and synagogues. You can also take pictures of colorful houses and retro cafes. Fener and Balat are also one of the districts of Istanbul that stand out with their cats. Many stray cats live on "Kiremit Street", where there are colorful houses. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #cats #istanbulcats #istanbulblog #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Ortakoy is one of the most beautiful districts in Ortakoy is one of the most beautiful districts in Istanbul. Having breakfast in "Ortakoy" at the weekend and walking to "Bebek" is one of my favorite activities as an Istanbulite. Ortakoy Mosque is the most iconic mosque of the Bosphorus shores. Almost everyone in Istanbul has a photograph of the Ortakoy Mosque and the Bosphorus Bridge in the background. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #ortakoy #ortaköysahil #ortaköycamii #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
The history of GALATA TOWER goes back to the 14th The history of GALATA TOWER goes back to the 14th century. During the Byzantine period, some Italian trade colonies were given commercial privileges. Among them were the Venetians and the Genoese. During the Middle Ages, the Golden Horn was a dividing line between Orthodox and Catholics. Orthodox peoples lived in Constantinople to the south of the Golden Horn, and Catholics lived within the walls of Galata in the north. In 1204, during the Fourth Crusade, the Latins invaded and plundered Constantinople. The "Venetians" fell out of favor with Byzantium for helping this plunder. Since the "Genoese" supported Byzantium, the Galata region was allocated to them. The Genoese built the Galata Tower in 1348 to observe and protect the harbor on the Galata coast. The contribution of the Genoese to Istanbul was not limited to this. For example, Yoros Castle on the Black Sea coast was also built by them. After the Ottomans conquered Constantinople in 1453, they wanted to continue trade. In this way, Venetians and Genoese preserved their privileges as in the Byzantine period. Galata Tower was also used as a fire watchtower in the last period of the Ottoman Empire. Firefighters would see the fires in the city from here and go to help. The tower was converted into a museum during the republic period and became the best place to watch the panoramic view of Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #galatatower #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener and Balat walk is one of the most popular ac Fener and Balat walk is one of the most popular activities among Istanbulites in recent years. The most beautiful streets to take photos in these districts are "Kiremit Street" (the place seen in the picture) and the nearby "Merdivenli Yokus Street". I think this is one of my favorite photos in my archive. In 2018, I took my favorite lenses, "Tokina 11-16mm" (Ultra wide angle) and "Tamron 17-50mm", and went to visit Fener and Balat districts. That day was quite productive for me in terms of photography. I decorated many articles I wrote on "IstanbulClues.com" about these districts with the photos I took during this walk. Of course, many things have changed since then. For example, in my recent visits, I cannot see the iconic street art works in front of "Atolye Kafasi", the famous cafe of the district. There were pictures of the most famous actors and actresses of Turkish cinema, but they are no more. Similarly, while some things have lost their popularity in Fener and Balat in recent years, others have come to the fore. If you want to learn more about this subject, you can paste this link into your browser and read the related article on my blog: https://istanbulclues.com/istanbul-fener-balat/ #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulfener #istanbulbalat #balat #balatistanbul #feneristanbul #fenerbalat #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul's Historical Peninsula has always been an Istanbul's Historical Peninsula has always been an important center since the 7th century BC. The story of Old Istanbul begins with the Ancient Greek city of "Byzantium", continues with the Roman capital "Constantinople", and extends to the Ottoman capital "Istanbul". Today, the most important historical monuments of Istanbul, such as Hagia Sophia, Blue Mosque, Topkapi Palace, Grand Bazaar and Spice Bazaar, are all located in the Historic Peninsula. Surrounded by Roman walls, this area forms the core of Istanbul. The Galata Bridge in the photo connects Old Istanbul and relatively Modern Istanbul (Beyoglu and beyond). The mosque seen on the horizon is the Suleymaniye Mosque, the largest and most beautiful mosque in Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul is a city famous for its stray cats. The Istanbul is a city famous for its stray cats. The most famous of these cats was Gli, who lived in Hagia Sophia for 15 years. Gli became an angel a few years ago. But there are still many beautiful cats in the Old City. There is a documentary called "Kedi", which reflects the life of stray cats in Istanbul. You can find this documentary, which also has an English version, on Youtube. Thus, as you see Istanbul through the eyes of cats, you can also see how the majority of Istanbulites are passionately attached to cats. I guess I am one of those cat-loving Istanbulites. Because I always keep a box of cat food in the trunk of my car. So I feed the cats in front of my house at least once a day. #cats #catsofistanbul #catsofinstagram #istanbulphotos #istanbultravel #istanbullife #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #serhatengul #istanbulturistrehberi
Baghdad Pavilion is one of the most special struct Baghdad Pavilion is one of the most special structures in Topkapi Palace. The mansion is located in the fourth courtyard of the palace and overlooks the Golden Horn. One of the last representatives of the classical period architecture of the Ottoman Empire, the pavilion has decoration items such as calligraphy, pencil works, pearl inlaid cabinets and Iznik tiles. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Galata Tower is one of the buildings from the Byza Galata Tower is one of the buildings from the Byzantine period in Istanbul. The tower was built in the 14th century by the Genoese trading colony to guard and watch over the port of Constantinople. Today, the area around the Galata Tower is one of the most lively squares in the city. It is a great pleasure to sit in one of the cafes surrounding Galata Square, known as "Kuledibi" in the local language, and watch the flow of life. You can also shop in the streets surrounding the tower (eg Serdar-i Ekrem Street and Buyuk Hendek Street). Neve Shalom, the most important synagogue of Istanbul, is also located in this vicinity. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulmoments #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Hagia Sophia was converted from a museum to a mosq Hagia Sophia was converted from a museum to a mosque in July 2020. For this reason, the famous mosaic of Mary and Jesus in the apse was covered with curtains. According to Islamic rules, it is not allowed to have human images in a place of worship through sculpture or painting. For this reason, this mosaic, which is at eye level of those who pray, is now closed. However, those who want to trace the mosaics from the Byzantine period in Hagia Sophia can still see the "Emperor Leo VI mosaic" and the "Emperors Constantine and Justinian mosaic" Unfortunately, the upper floor galleries are still closed and therefore the mosaics there cannot be seen. Those who want to visit Hagia Sophia should consider that the mosque is open to visitors from 10:00 in the morning. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbulclues #serhatengul #istanbulturistrehberi
İstanbul'da en sevdiğim kahve mekanlarından bir İstanbul'da en sevdiğim kahve mekanlarından biri Kadıköy Çarşısı'nda bulunan Montag. Buradan kahve içerken gelip geçeni izlemek çok keyifli oluyor. Bir de kahveleri inanılmaz lezzetli. Özellikle "Bombe Natural" adlı kahve çekirdeğinin aroması muhteşem! #istanbul #istanbulblog #istanbulfotoğrafları #istanbuldayasam #istanbullovers #istanbultrip #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulpage #istanbulmoments #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Load More Follow on Instagram

Footer

Istanbul Tarih Yazıları

Merhaba ben Serhat Engül. Sayfamda İstanbul’un tarihine dair yazılar bulabilirsiniz. Roma döneminden başlayıp, Bizans ile devam eden ve Osmanlı İmparatorluğu ile sona eren bir yazı dizisi olmasını planlıyorum.

İstanbul ile ilgili daha ayrıntılı bir gezi rehberi okumak isterseniz, IstanbulTuristRehberi.com isimli sitemi de ziyaret edebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

Son Yazılar

  • Türkiye’de Gezilecek Tarihi Şehirler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’de Tatile Gidilecek Yerler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’nin En Güzel Plajları Listesi (Güncel Bilgi → 2023)
  • Kapadokya Manastırları & Kiliseleri Hakkında Bilgi (2023)
  • KAPADOKYA’da Gezilecek Yerler (Güncel Liste → 2023)

Powered by Reborn Travel

blank

İçerikler İzinsiz Kopyalanamaz © 2023