• Skip to main content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer
  • Home
  • About
  • Contact

Serhat Engül

Istanbul Gezi Rehberi

Selçuk (EFES ve çevresi) Gezilecek Yerler [Güncel 2023]

14 January 2023 by Serhat Engül Leave a Comment

İzmir’in Selçuk ilçesinde (Efes) gezilecek yerler arasında tarih ve sanatla ilgilenen gezginlerin çok ilgisini çekecek antik kalıntılar, kiliseler, camiler ve müzeler var. Efes kentinin milattan önce 1000 yılına kadar uzanan tarihinin yansımalarını bu bölgede gözlemleyebilirsiniz.

Bu yazıda sizlere Efes Antik Kenti’nin içindeki başlıca tarihi eserleri ve Efes’in yakın çevresinde gezilecek yerleri tanıtmak isterim. Efes, hem çok tanrılı dinler döneminde, hem de erken Hristiyanlık döneminde çok önemli bir dini ve kültürel merkezdi. Bu sebeple de Efes hakkında bahsedilecek çok şey var.

İçerik Listesi

  • Selçuk (EFES) Gezilecek Yerler 2023
    • 1. Efes Antik Kenti
    • 2. Artemis Tapınağı
    • 3. Celsus Kütüphanesi
    • 4. Efes Müzesi
    • 5. Aziz Yohannes Bazilikası
    • 6. Meryem Ana Evi
    • 7. Ayasuluk Kalesi
    • 8. İsa Bey Camii
    • 9. Yedi Uyurlar Mağarası
    • 10. Bizans Su Kemeri
    • 11. Şirince Köyü
    • 12. Pamucak Sahili
  • Son Söz

Selçuk (EFES) Gezilecek Yerler 2023

Efes Antik Kenti‘ni gezmeye gelenler, genelde bölgeye günübirlik turlar eşliğinde gelirler. Oysa Efes ve çevresinde gezilecek yerler göz önüne alındığında, yalnızca bir günün yeterli olmayacağını hemen fark edersiniz.

Efes Antik Kenti’ne ve çevresindeki tüm tarihi eserlere ev sahipliği yapan İzmir’in Selçuk ilçesinde, bir gece konaklamanız tavsiye edilir. Böylece aceleye getirmeden, tüm bu doğal ve tarihi zenginliklerin tadını çıkarabilirsiniz.

Şimdi dilerseniz Efes Antik Kenti başta olmak üzere Selçuk ilçesinde gezilecek yerler listesine bir göz atalım. Roma, Bizans ve Selçuklu devletlerinin mirasını taşıyan Selçuk, ziyaretçilerine muhteşem bir deneyim vaat ediyor.

1. Efes Antik Kenti

Efes ve çevresindeki Selçuk ilçesinde Gezilecek Yerler

Efes Antik Kenti, dünyanın en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olarak öne çıkar. Efes’te yürürken, kendinizi Antik Çağ‘da yaşamış bir Roma vatandaşı olarak hayal edebilirsiniz. Efes’in meşhur Kuretler Caddesi, muhteşem manzarası ile size bu hayali kurma fırsatı verecektir.

Efes, çok tanrılı dinler döneminde oldukça önemli bir yerdi. Bunun sebebi de antik dünyanın 7 harikası arasında gösterilen Artemis Tapınağı‘nın Efes kentinde olmasıydı.

Efes kentinin halkı aslında ilk zamanlar Anadolu’nun bereket tanrıçası olan Kybele‘ye tapınıyordu. Ancak sonraları Antik Yunan kültüründen etkilenerek Tanrıça Artemis’i benimsediler. Dünya üzerinde Artemis‘e adanmış olan en etkileyici tapınağı inşa eden Efesliler, kentlerini de bir din merkezi haline getirmiş oldular.

Efes, İyonya Birliği‘ni oluşturan 12 kent-devleti arasında liderdi. Bu sebeple Antik Yunan döneminde önemli bir yere sahipti. Sonraları Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetine girdi. Bu dönemde de Ege‘nin en önemli ticaret merkezi olmayı sürdürdü.

Romalılar, Efes‘i “Anadolu Eyaletinin Başkenti” ilan ettiler. Bu dönemde Efes’in nüfusu 250.000 civarındaydı. Yani o dönem için oldukça kalabalık ve müreffeh bir şehirdi.

Çok tanrılı dönemin önemli bir merkezi olan Efes, tek tanrılı dinlerin yayılışında da önemli bir rol oynadı. Hz. İsa‘nın ölümünden sonra Efes’e gelen Hz. Meryem ve Aziz Yohannes (Bkz: St. John) bir süre burada yaşadılar. Efes’te günümüzde Meryem Ana Evi olarak bilinen yer, Hristiyanların hac yolu üzerindedir.

Efes Antik Kenti’nde gezilecek en önemli yerler arasındaki Artemis Tapınağı, Antik Yunan döneminden; Celsus Kütüphanesi ve Hadrian Tapınağı ise Roma döneminden kalmadır.

Efes Antik Kenti’nden genel olarak bahsettikten sonra, Efes’te bulunan bazı tarihi eserlere ayrı birer başlık açma gereği duydum. Aşağıdaki satırlarda tarihte büyük önemi olan Artemis Tapınağı ve Celsus Kütüphanesi hakkında biraz daha detaylı bilgi paylaşmak isterim.

2. Artemis Tapınağı

Bir zamanlar dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’ndan günümüze tek bir sütun kalmıştır. Artemis Tapınağı’ndaki arkeolojik kazıları yürüten JT Wood, bir zamanlar bu sütunun üzerinde Tanrıça Artemis’in heykelinin bulunduğunu söyler. Ayrıca sütunun altındaki odalara da insanlar sunularını bırakırmış.

M.Ö. 6. yüzyılda inşa edilmiş olan Artemis Tapınağı, 127 sütunun üzerinde yükselen muhteşem bir yapıydı. Depremler ve yangınlar sebebiyle zarar gören tapınak birkaç kez tekrar inşa edildi. Ancak çok tanrılı dinlerin 4. yüzyıldan sonra terk edilmesiyle eski görkemli günlerine bir daha dönemedi.

3. Celsus Kütüphanesi

Roma döneminde, İskenderiye ve Pergamon kütüphanelerinden sonraki en büyük kütüphane olarak bilinen Celsus Kütüphanesi, milattan sonra 114 yılında Roma İmparatorluğu’nda üst düzey bir bürokrat olan Celsus Polemaenus’un anısına inşa edilmişti.

Celsus, 92 yılında konsüllüğe seçilmeden önce, Roma ordusunda tanınan bir komutandı. Zamanla politik kariyerinde yükselen Celsus, Roma İmparatorluğu‘nun Asya Valisi oldu ve bu şekilde, nüfuzunun doruk noktasına ulaştı.

Celsus’un oğlu Tiberius Julius Aquila, babasının adını Asya vilayetlerinde ölümsüzleştirmeye kararlıydı. Bu yüzden, dönemin Asya eyaletlerinin başkenti olan Efes’te, Celsus Kütüphanesi’ni inşa etmeye başladı. Celsus, 114 yılında vefat ettiğinde, bu kütüphanenin batı kısmında kendisi için yapılan mezara gömüldü. Kütüphanenin inşası ise 117 yılında tamamlandı.

Arkeolojik ve tarihi bulgular, Celsus Kütüphanesi’nde 12 binin üzerinde el yazması olduğunu gösteriyor. Kütüphane, 262 yılına kadar aktif bir biçimde hizmet verdiyse de bu tarihte çıkan yangında büyük ölçüde tahrip oldu. Sonraki yıllarda yaşanan depremler, kütüphaneyi bir harabeye çevirdi.

4. Efes Müzesi

Selçuk ilçesinin merkezinde bulunan Efes Müzesi, kolayca bulabileceğiniz bir yer. Efes Antik Kenti‘nden çıkarılan eserlerin sergilendiği müzede ünlü Artemis Heykeli‘ni görebilirsiniz. Üst satırlarda bahsettiğim meşhur Artemis Tapınağı‘ndan çıkarılmış olan bu heykel, bolluk ve bereketi simgeliyor.

Efes Arkeoloji Müzesi‘nde ayrıca başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz Gladyatör Stelleri bulunuyor. Gladyatörlerin onuruna dikilmiş bu anıt taşlarında, dövüşçülerin giyimlerini ve silahlarını betimleyen kabartmalar görülebilir.

5. Aziz Yohannes Bazilikası

Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Yohannes (St. John), İsa’nın milattan sonra 30 yıllarında ölmesi ile Batı Anadolu‘ya geldi. Ege’de Hristiyanlık öğretisini yayan Aziz Yohannes‘in, öldükten sonra Efes civarlarına defnedildiği düşünülüyordu.

Bizans İmparatorluğu döneminde ünlü imparator Justinianus, Aziz Yohannes’in mezarının olduğuna inanılan yere bir kilise inşa etmeye karar verdi. İstanbul’daki Aya İrini ve Ayasofya gibi yapıları da inşa ettirmiş olan Justinianus (saltanatı 527-565) Bizans tarihinin en önemli imparatoruydu.

Justinianus, Aziz Yohannes Bazilikası‘nı inşa ettirirken, İstanbul’daki meşhur Havariyyun Kilisesi‘nin mimarisini örnek aldı. Bu kilise İmparator Konstantin zamanında (330 yılında) inşa edilmiş olan İstanbul’un ilk anıtsal kilisesiydi.

Aziz Yohannes Bazilikası, 548 ile 565 yılları arasında inşa edildi. Efes Antik Kenti‘nden 3,5 kilometre uzaklıkta konumlanan kilise, Selçuk ilçesinde gezilecek yerler arasında önemli bir yer tutuyor.

6. Meryem Ana Evi

Meryem Ana Evi’nin ilgi çekici bir tarihi var. Hristiyanlık tarihine göre Hz. İsa‘nın çarmıha gerilmesinden sonra, annesi (Aziz Yohannes ile birlikte) Efes‘e göç etti. Bir süre burada yaşadıktan sonra ise öldü. Ancak 19. Yüzyıl’a kadar Hz. Meryem‘in nerede yaşadığı tam olarak bilinmiyordu.

1774 ile 1824 yılları arasında yaşamış olan Katharina Emmerich adında bir Alman rahibe, bazı dinsel sanrılar gördü ve bunları bir kitap haline getirdi. Rahibenin gördükleriyle ilgili yazdığı kitaptan yola çıkan araştırmacılar, 1881 yılında Efes’te bir şapel buldular.

6 Yüzyıl‘da burada bulunan bir Bizans manastırının şapeli olduğu tahmin edilen bina, Hz. Meryem ile ilişkilendirildi. Efes‘e hayatında hiç gitmemiş olan Katharina Emmerich’in, uzun arkeolojik kazılar sonucunda bulunabilen bir şapelin yerini nasıl bildiği ise bir gizem olarak kaldı.

Meryem Ana Evi, günümüzde meraklı turistler ile dolup taşıyor. Avrupa‘dan başlayan ve Kudüs‘e kadar devam eden “Hristiyan Hac Yolu” üzerindeki noktalardan biri olarak kabul ediliyor.

7. Ayasuluk Kalesi

Ayasuluk Kalesi, Selçuk ilçesinin en yüksek tepesinde bulunuyor. Bölgede yapılan arkeolojik kazılardan, Ayasuluk ve çevresinde Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanan yaşam kalıntıları bulundu.

Buradaki ilk kale, Bizans döneminde inşa edilmiş. Ancak Malazgirt Savaşı’nı takiben Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya girmesiyle el değiştirmiş. Selçuklu döneminde güçlendirilen kalenin 15 gözetleme kulesi, yaşam alanları ve camisi vardı. Ancak bu tarihi yapıların birçoğu günümüzde harabe durumundadır.

Bölgeye kuşbakışı bir manzaraya sahip olan kaleye çıkarsanız güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Ancak arkeolojik kazılar devam ettiği için kalenin bazı kısımları ziyarete kapalıdır.

8. İsa Bey Camii

Selçuklular döneminde inşa edilmiş olan İsa Bey Camii, 14. yüzyıl mimarisinin en güzel eserlerinden biri. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş olan bahçe duvarı, harika bir taş işçiliğini yansıtıyor. Bahçede ve yapının bazı yerlerinde eski bir Roma hamamından devşirilmiş olan sütunlar bulunuyor.

Türk hat sanatının inceliklerini yansıtan cami kitabesinde, yapıyı inşa eden mimarın Ali b. Müşeymeş ed-Dımaşki olduğu not edilmiş. Anadolu’daki Türk camilerinin en eski örneklerinden olan İsa Bey Camii, Efes çevresinde gezilecek yerler arasında önemli bir duraktır.

9. Yedi Uyurlar Mağarası

Hristiyanlığın Hz. İsa’nın havarileri tarafından yayılmaya başladığı yıllarda, Roma İmparatorluğu bazı önlemler almaya başlamıştı. Orta Doğu‘dan yayılmaya başlayan ve önü alınamayan bu yeni tek tanrılı inanç, Roma geleneklerine tamamen aykırıydı.

Bu sebeple Roma imparatorları Hristiyanlara baskı politikası izlemeye başladı. Milattan sonra 30 yıllarında başlayan ve İmparator Konstantin‘in Hristiyanlığı 313’teki Milano Fermanı ile serbest bırakmasına kadar giden bu 300 yıllık süreçte birçok insan öldü.

Roma imparatorlarının bazıları Hristiyanlara karşı esnek bir politika izlerken, bazıları ise acımasızca saldırıyordu. Bu sancılı dönemde Hristiyanların en önemli sığınağı Kapadokya‘daki yeraltı şehirleri gibi mağaralar ve Ihlara Vadisi gibi kanyonlar oldu.

Efsaneye göre zalim imparatorlardan Decius döneminde yedi inançlı Hristiyan, Selçuk‘taki bir mağaraya sığındılar. Burada 200 yıllık bir uykuya dalan “7 uyurlar” yaklaşık 200 yıl sonra uykudan uyandılar. Uyandıkları dönemde artık Hristiyan olmak serbestti. Önemli din merkezlerinden olan Efes‘te özgürce hayatlarını yaşadılar ve ölünce de aynı mağaraya defnedildiler.

Bu efsane tüm dünyaya yayıldı ve Hristiyanlar için bir ilham kaynağı oldu. Bu sebeple günümüzde Meryem Ana Evi‘ni ziyaret eden Hristiyanlar, ardından bu mağaraya da gelirler. Yedi Uyurlar Mağarası, Efes Antik Kenti‘ne yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.

10. Bizans Su Kemeri

Selçuk ilçesinin içinden geçen Bizans Su Kemeri, üzerine leyleklerin yuva yaptığı bir yer olarak turistlerin ilgisini çekiyor. Üst satırlarda bahsettiğimiz İsa Bey Camii ve Aziz Yohannes Bazilikası‘na çok yakına konumlanan tarihi su kemerini fotoğraflamak isteyebilirsiniz.

Türkiye’de Roma tarihi hakkında görülecek çok yer var. Roma’nın yaptırdığı muhteşem su sistemleri ilginizi çekiyorsa İstanbul’da bulunan Valens Su Kemeri’ni (Bozdoğan Kemeri) de mutlaka görmelisiniz.

11. Şirince Köyü

Şirince Köyü, Efes ve Selçuk yakınlarında gezilecek en güzel yerler arasındadır. Kırmızı çatılı evleri ve arnavut kaldırımı sokakları ile sıcak bir atmosferi vardır. Kurtuluş Savaşı sonrasında yaşanan Türk-Yunan nüfus mübadelesinden önce, burada ağırlıklı olarak Rumlar yaşıyordu. Mübadele sonrasında ise Yunanistan’dan gelen Türkler buraya yerleşti.

Şirince’nin hafifçe yüksek ve ağaçlarla çevrili bir tepede olması ona ayrı bir güzellik verir. Meyve şarapları ile ünlü olan bu küçük kasabada, enfes şaraplar tadabilir ve güzel yemekler yiyebilirsiniz. Kasabanın en eski tarihi eserlerinden biri, Vaftizci Yahya‘ya adanmış olan bir kilisedir. İçinde yıpranmış da olsa Bizans döneminden kalma freskler bulunur.

12. Pamucak Sahili

Pamucak Sahili, Selçuk ilçe merkezinden yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Bazı kaynaklarda “Efes Plajı” olarak da geçen kumsal, kilometrelerce uzunluğu ve altın rengi kumları ile dikkat çekiyor.

Pamucak Plajı’nda su sporlarının keyfini çıkarabilir ve çevredeki kamping alanlarında kamp yapabilirsiniz. Ayrıca Efes Antik Kenti’ne yakın lüks otellerin de çoğu bu civarda bulunur.

Son Söz

Efes kesinlikle Türkiye’de ziyaret edilecek en güzel tarihi yerlerden biridir. Efes (Selçuk) gezilecek yerler yazımı bitirmeden önce size Efes Antik Kenti ziyaretinizde faydalı olabilecek birkaç ipucu vermek isterim.

Öncelikle turizm sezonunda Efes Antik Kenti’ne girişinde uzun kuyruklar olabilir. Bu nedenle Efes Ören Yeri’ne gitmeden önce bir müzekart almanız size zaman kazandıracaktır.

Efes yakınında kalınacak en iyi yerler Selçuk, Şirince, Kuşadası (yukarıdaki resim) ve İzmir’dir. Efes’e en yakın olan Selçuk’tur. Ancak Kuşadası, Şirince, İzmir gibi yerleri de tercih edebilirsiniz.

Efes (Selçuk ilçesi) Gezilecek Yerler by Serhat Engül

Filed Under: Türkiye

About Serhat Engül

Merhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Reader Interactions

Leave a Reply Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Primary Sidebar

Sosyal Medya Linkleri

  • Facebook
  • Instagram
  • Pinterest
  • Twitter
  • YouTube

Istanbul Turist Rehberi

Merhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

serhatengul

Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değe Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değerlendirme okumuştum. Bu yazıya göre rüyalar ve ilham dediğimiz şey tamamen bilinçaltının bir yansımasıydı. İnsan böyle düşününce insan zihninin ne kadar kompleks bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha anlayıp irkiliyor. Aradan belli bir zaman geçti ve ben bu yazıyı okuduğumu bile unutmuştum. Rüyamda ise uluslararası bir müzik müsabakası vardı ve Türk sanatçı piyanosu ile muhteşem bir eser çalıyordu. Adam piyanonun tuşlarına öylesine seri ve (müziğin ritmine göre) sert bir şekilde basıyordu ki, ona delicesine özeniyor olsam da, hiçbir zaman onun gibi çalamayacağımı aklımdan geçiriyordum. Ben piyano eğitimi almamış olmama hayıflanırken eserini sonlandırdı ve seyirciyi selamlamaya başladı. Yalnız dev bir konser salonundaki seyircileri çılgına çeviren ve delicesine alkışlanan Türk piyanist, siyahi bir kardeşimizdi. Şimdi düşününce onu Fransız futbolcu Mbappe'ye benzettim. Ama bir dakika! Yoksa yıllar önce izlediğim "Green Book" filmindeki Don Shirley'e mi benziyordu. Hani şu siyahi Amerikalı piyanist ve onun İtalyan şoförünün maceralarını anlatan filmden mi anımsamıştım onu?! Eh işte bunlar hep bilinçaltı... :) Pandemi sırasında müzisyenlerin sorunları ile ilgili bir video izlemiştim. (Ben insan değil miyim? Bölüm 3) Orada röportaj veren efsane Türk müzisyenlerinden biri (Ahmet Güvenç), 13:20'den itibaren inanılmaz bir konuya giriyor ve "Gülpembe'yi nasıl bestelediniz?" sorusuna: "Ben yapmadım onların hepsi zaten var. Sen yeterince incelebilirsen ve çalışırsan oradan bir tanesini almana izin veriyorlar" demişti. Bu bana Storytel'de son dinlediğim kitap olan Orhan Pamuk'un "Kar" romanındaki şair KA'nın (Kerim Alakuşoğlu) Kars'ta kendisine gelen şiirleri bir telaşla not defterine yazmasını anımsatıyor. "Şiir geldi" diyen KA, yalnız kalabileceği en yakın yere gidip göklerden gelen ilhamı kağıda aktarıyordu. Storytel sayesinde son 2 ayda 6 kitap okudum. Üçü Orhan Pamuk'un kitaplarıydı. "Kafamda Bir Tuhaflık", "Benim Adım Kırmızı" ve son olarak da "Kar". Orhan Pamuk okuyan birinin edebiyata yakınlık duymaması imkansız olsa gerek. #serhatengul #istanbulturistrehberi
İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar hareketli bir turist sezonu olursa olsun, Kasım sonunda itibaren işler yavaşlamaya başlar. Aralık, Ocak ve Şubat ayları ise oldukça sessiz ve sakin geçer. Bu durum her ne kadar ekonomik anlamda bir dezavantaj getirse de, bir yandan da insanın kendini yenilemesi için kucak dolusu boş zaman anlamına gelmektedir. Zaten turizm ile uğraşan biri senelik mali programını yaparken "winter is coming" durumunu her zaman göz önüne almak durumundadır. Bu sebeple de "Ağustos Böceği" değil, "Karınca" gibi davranmak gerekir. Velhasıl havaların soğuması ile oluşan boş zamanı değerlendirmek için birçok uğraş edindim. Bunlardan ilki kendimden daha tecrübeli rehberlerin turlarına katılıp İstanbul'a başka birinin penceresinden bakmak oldu. Gerçekten de bazen anlatan değil de, dinleyen tarafta olmayı çok seviyorum. Bir turist grubunun arasına karışıp "masum bir turist" olarak şaşkın şaşkın etrafıma bakınmak çok hoşuma gidiyor. Bir de eski rehberler ile arşınladığım semtlerle ilgili daha önce duymadığım keyifli öyküler dinliyorum. Uzun bir süre kendi bildiğiniz yerleri gezdirip, kendi bilgilerinizi paylaşınca bir çeşit körleşme yaşayabiliyorsunuz. Bu da sizin bir döngüye girmenize sebep oluyor. Bu zinciri kırmak için farklı kitaplar okumak, farklı insanlarla gezmek ve şehirde bolca yürüyüş yapmak gerekiyor. Bu arada daha önce Storytel'e yeni üye olduğumu ve çok memnun kaldığımı söylemiştim. Henüz iki ay dolmadan Sofie'nin Dünyası, Doğu Ekspresi'nde Cinayet, Bir Borsa Spekülatörünün Anıları kitaplarını bitirdim ve şimdi Orhan Pamuk'un bir kitabına başladım. İstanbul'u bu kadar seven biri olarak, Orhan Pamuk'un kitaplarını daha önce okumadığım için kendime hayret ediyorum. Şu an okuduğum (yani dinlediğim) "Kafamda Bir Tuhaflık" isimli kitabındaki İstanbul nostaljisinden çok keyif aldım. Kitap Beyoğlu başta olmak üzere İstanbul'un birçok semtinde 1950'lerden itibaren yaşanan dönüşümü okuyucuya ustalıkla aktarıyor. Böylece başka rehberlerin turlarında tekrar tekrar gezdiğim Beyoğlu'nun mahalleleri (Cihangir, Tomtom, Firuzağa v.b.) hakkında tamamlayıcı birçok bilgiye eriştim. #serhatengul #istanbulclues #istanbulturistrehberi
Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir tür Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir türlü vakit bulamadığım bir kitabı bitirdim. Yıllar önce Sofie'nin Dünyası'nı (diğer birçok kitap gibi) alıp kitaplığıma koymuştum ama okumaya fırsat bulamamıştım. Okuma önceliğini mesleğimle paralel olan tarih kitaplarına verdiğim için aldığım alternatif kitaplar yıllarca kenarda bekliyor. Geçen ay Storytel'e üye olunca sanal kitaplığıma ilk eklediğim iki kitap "Doğu Ekspresinde Cinayet" ve "Sofie'nin Dünyası" olmuştu. 19 saatlik bir kayıt olan Sofie'nin Dünyası'nın yalnızca bir haftada sonuna geldim. Bu sesli kitap işi gerçekten çok hoşuma gitti. Böylece müzik dinleyerek harcadığım zamanı harika bir uğraşla değerlendirme şansı buldum. Sesli kitap elbette basılı kitapların yerini tam olarak tutmuyor. Ben okuduğum kitapların altını çizip, bazen de özetini çıkardığım için kesinlikle aynı şey değil. Ancak kitaptan aldığım ilhamla birçok Wikipedia sayfasını karıştırdığım için aklımda çok şey kaldı. Her şeyden önce "Felsefe Tarihi" ile ilgili aklımda bir zaman çizelgesi oluştu. Genel anlamda bir çocuk kitabı olarak kabul edilse de, Sofie'nin Dünyası Antik Yunan döneminden günümüze kadar yaşamış olan filozofları aklınızda bir sıraya koyuyor. Bu sayede merak ettiğiniz felsefi akımlara ve filozoflara kitap dışında yaptığınız araştırmalar ile yoğunlaşabiliyorsunuz. Sesli kitap elbette yazılı kitap kadar akılda kalıcı olmayacaktır ama anladığım kadarıyla notlar alarak daha fazla fayda sağlamak mümkün. 2 senelik pandemi sonrası İstanbul'da Nisan'dan itibaren güzel bir turizm sezonu oldu. İşlerin ufaktan yavaşlamaya başladığı şu günlerde Storytel gibi birkaç uğraş daha buldum ve onları da günlük gibi kullandığım sayfamdan paylaşacağım. Marmaray geldiğinden beri vapura çok daha az biner olduk. Ama geniş vakitlerimde halen Eminönü-Kadıköy veya Beşiktaş-Kadıköy vapurları ile seyahat etmeyi çok seviyorum. Eğer turlarımda Kadıköy olursa da ulaşım için mutlaka vapur kullanıyorum. Vapur yolculuğu İstanbul'da yaşamanın en vazgeçilmez parçalarından biri. Bir dönem her gün kullanmaya çok alışmıştım ve tadını çok da çıkaramıyordum. Şimdi ara sıra bindiğim için turistik gezi gibi geliyor. :) #serhatengul #istanbulclues
Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şey Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şeylerden biri insanların bir öykü anlatılırken pür dikkat kesilmesi ve tarihten çok hoşlanmayanların bile dinlemeye başlaması. Bu sebeple gezdirdiğim her yerin tarihini ve öne çıkan özelliklerini bir öykünün parçaları gibi anlatıyorum. Baştan sona dinleyen kişi hem benim o tarihi eserle ilgili bildiğim hemen her şeyi öğrenmiş oluyor ve hem de parçalar birleştiğinde bir bütünlük oluşuyor. Bu da dinleyen kişiyi tatmin ediyor. Yeni bir şeyler öğrenme hissi gelişmiş zihinler için çok kıymetli bir şey. Para biriktirip sevdiğiniz bir şeyi almak ile benzer bir kavuşma algısı yaratıyor. Beni dinleyen birçok kişinin "Evet işte şimdi kafamda her şey yerine oturdu." dediğine çok şahit oldum. O an yüzlerindeki gülümseme benim için paha biçilemez oluyor. Bazı insanlar "Ben rehbersiz de pekala gezebilirim. Bilmediğim bir şeye de herhangi bir kaynaktan bakarım." diyorlar. Ancak kendilerine rehber tarafından verilen bilginin, uzun yılların içinden süzülerek geldiğini hesaba katmıyorlar. Yani bir bölgede uzmanlaşmış bir arkeolog, sanat tarihçisi veya tur rehberinin bildiklerini öğrenmeniz için onlarca kitap okumanız ve söz konusu yere onlarca ziyaret yapmış olmanız gerekiyor. Bu detayların size hazır olarak verilmesi, adeta size çok değerli bir şeyin sunulması gibidir. Bilgi çağımızın en kıymetli hazinesi olduğu için, gelişmiş zihinler "hedeflenen bilgiye" ulaştıklarında büyük bir zevk alıyorlar. Ben tarihin belli bir döneminde (Geç Antik Çağ ve Orta Çağ) uzmanlaşmaya çalışan bir rehberim. Elbette sunumlarım da bu dönem içinde kaldıkça daha vurucu oluyor. Ancak ben de az bildiğim ve çok ilgi duyduğum bir konuda başka bir uzmandan bilgi edindiğimde benzer bir hissi yaşıyorum. Karşımdaki insanın ağzından çıkan her kelimeye adeta dikkat kesiliyorum. Çünkü biliyorum ki o bilgileri edinmek için yıllar harcamak gerekiyor. Yapay zekanın birçok mesleği yok edeceğine dair bir algı var. Ancak insanlığın en eski mesleklerinden olan "öykü anlatıcılığı" yakın zamanda kaybolacak gibi değil. Bu kabiliyete sahip olan insanların daha uzun yıllar romanları okunur, filmleri izlenir ve anlatıları da dinlenir.
Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden y Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden yayın yapan belgesel kanallarının kalitesi inanılmaz yükselmiş. Epic History TV diye bir kanalda ünlü Doğu Roma generali Belisarius'un hayatını anlatan bir belgesele denk geldim ve çok keyif aldım. Adamlar her biri yaklaşık 25 dk süren 6 parçalık bir belgesel hazırlamışlar ve ortaya adeta bir şaheser çıkmış. Eskiden bu kalitede belgeselleri ancak BBC'de veya History Channel'da görebilirdik. Şimdi önümüzde sonsuz seçenek var. Belisarius, 500'lü yıllarda İstanbul'da (o zamanki adıyla Konstantinopolis) yaşamış bir Bizans subayıydı. 532 yılında yaşanan büyük Nika İsyanı'nın bastırılmasında kilit rol oynamıştı. Daha önce Belisarius'un Afrika ve İtalya seferlerini John Julius Norwich'in "Byzantium" adlı kitabından detaylıca okumuş ve çok keyif almıştım. Şimdi bu belgesel sayesinde bir animasyon tadında bir kez daha izledim. Bazen düşünüyorum da bazı insanlar ünlü olmak için doğmuş. :) Sen Bizans'ın gücünün zirvesinde olduğu 6. yüzyılda dünyaya gel ve Justinianus gibi bir imparator ile aynı dönemde tarihe adını yazdır. "Flavius Belisarius" adamın ismi bile söylerken insanın ağzını dolduruyor. Gerçi Justinianus da öyle! Ayasofya daha inşa edilir edilmez ilk bu adamlar gezdi. Vallahi insan kıskanıyor! Yine her zaman olduğu gibi yazdığım şeylerin eklediğim resimle bir alakası yok. :) Instagramı böyle bir günlük gibi kullanmaya devam edeceğim. Belki sonradan döner nelerle ilgilenmişim diye bakarım. Ha bu arada bu sevimli kediciğin arkasındaki tarihi bina ünlü Sirkeci Tren İstasyonu. Hani şu Şark Ekspresi'nin (Orient Express) son durağı olan yer. Storytel'den Agatha Christie'nin "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanına başlamışken iyi denk geldi. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyo Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyoğlu semtlerinde oluyor. Ancak turlardan sonra vakit buldukça çocukluk aşkım Kadıköy'e kaçıyor ve burada vakit geçiriyorum. İstanbul'da yabancı turistleri gezdirdiğim ve ballandıra ballandıra tarihini anlattığım yerler ile kendi vakit geçirmek istediğim yerler arasında biraz fark var. Örneğin turlarım biter bitmez Sultanahmet'i hemen terk ediyorum. Balat'ta vakit geçirmeyi biraz daha fazla sevsem de ilk sıralarda olduğunu söyleyemem. Buna karşın Eminönü ve Kadıköy ise İstanbul'da dolaşmayı en çok sevdiğim yerler. Üçüncü sıraya ise Beyoğlu'nun Tünel'den Galatasaray Lisesi'ne kadar olan kısmını koyabilirim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arası Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arasında kısmen tadilattaydı. Bu sebeple sarnıcın yarısına denk gelen bir bölümü göremiyorduk. 2020 yılında (pandemi sırasında) tamamen kapanan sarnıçtaki tadilat hızlandırıldı ve 2022'nin yaz aylarında yeniden açıldı. Şu sıralar İstanbul'da gezebileceğiniz en şık tarihi eserin, oldukça başarılı bir tadilat geçiren Yerebatan Sarnıcı olduğunu söyleyebilirim. İçerideki kırmızı ve yeşil ışıklar harika bir ambians yaratıyor. Son tadilattan sonra sarnıcı süsleyen modern sanat eserleri bazıları tarafından beğenildi, bazıları tarafından ise eleştirildi. Açıkçası ben beğenen taraftayım. Sarnıcın atmosferi ile uyum sağlayan hoş sanat eserleri eklenmiş oldu. Şu sıralar Ayasofya'nın önünde inanılmaz kuyruklar var. Bazı kısımlar (üst kat galerileri) de kapalı. Sultanahmet Camii tadilatta ve mavi çiniler inşaat iskelesinden dolayı görülemiyor. Topkapı Sarayı'nda ise Hazine Dairesi'nin restorasyonu henüz bitmedi. Daha başka birçok tarihi eser (Kariye Camii, Fehiye Müzesi v.b.) tadilatlar sebebi ile kapalıyken Yerebatan Sarnıcı'nın tüm görkemiyle geri dönmesi güzel oldu. Darısı diğer yerlerin başına diyelim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı b Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı bir şehir var mıdır bilmiyorum. Ben gezdiğim yerler arasında hiç görmedim. Avrupa'da zaten sokaklarda hayvan gezmiyor. Hindistan'da biraz kedi görmüştüm ama çok zayıf ve bakımsızlardı. Bizim kedilerin onlara göre maşallahı var. Elbette kışın onlar için hayat biraz zorlaşıyor. Bir de trafik belası var. Ama bağışıklık sistemi sağlam olan kediler, araçlardan ve türlü beladan kendini koruyup uzun bir yaşam sürebiliyor. Son dönem Sirkeci Garı'nda bir kedi kolonisi görüyorum. Bu yaz başında hepsi yavruydu, şimdi büyüdüler. Sultanahmet, Fener Balat, Cihangir ve Kadıköy zaten kedi dolu. Onların mutlu ve huzurlu olduğunu gördükçe ben de seviniyorum. Bagajda koca bir kutu kedi maması taşımak 7 yıldır alışkanlık oldu. Doğadan soyutlanmış ve stresle dolu şehir hayatında belgesel izler gibi kedileri izliyor ve terapi misali ruhumuzu tedavi ediyoruz. Çok yaşayın minikler! #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #istanbullife #cats #catsoftheworld #serhatengul #istanbulturistrehberi
It is a great pleasure to wander in the historical It is a great pleasure to wander in the historical bazaars of Istanbul. Especially getting lost in the Grand Bazaar is a funny experience for every first time tourist in Istanbul. Home to more than 3000 shops spread over 67 streets, the Grand Bazaar is like a gigantic labyrinth. Here you can buy many things about Turkish handicrafts. Among the main things that can be found in the Grand Bazaar are Turkish carpets, Iznik tiles, scarves, bags and watches. However, what stands out in front of all in terms of visuality are colored lanterns. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
There is a giant mosque on the top of the Historic There is a giant mosque on the top of the Historic Peninsula, which can be seen from almost anywhere in Golden Horn. This mosque was built in the 16th century by Mimar Sinan, the most famous architect in Ottoman history. This mosque, which was built on one of the most prominent hills of old Istanbul, was built in the name of Sultan Suleyman, who was the ruler during the peak years of the empire. The Suleymaniye Mosque overlooks the city from a hill. On the other hand, there is another mosque on the left of the photograph, which looks like its little baby. This second mosque was built for Rustem Pasha. He was married to the daughter of Suleyman the Magnificent and was also a Grand Vizier. Rustem Pasha Mosque, which hosts the most beautiful examples of Iznik tiles, is one of my favorite mosques in Istanbul. Since the Blue Mosque is under restoration these days, we cannot see the magnificent tiles inside. But similar tiles can be seen in the Rustem Pasha Mosque. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulblog #istanbulmoments #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener Balat walking tour is one of the most enjoya Fener Balat walking tour is one of the most enjoyable activities to do in Istanbul. Here you can visit hundreds of years old mosques, churches and synagogues. You can also take pictures of colorful houses and retro cafes. Fener and Balat are also one of the districts of Istanbul that stand out with their cats. Many stray cats live on "Kiremit Street", where there are colorful houses. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #cats #istanbulcats #istanbulblog #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Ortakoy is one of the most beautiful districts in Ortakoy is one of the most beautiful districts in Istanbul. Having breakfast in "Ortakoy" at the weekend and walking to "Bebek" is one of my favorite activities as an Istanbulite. Ortakoy Mosque is the most iconic mosque of the Bosphorus shores. Almost everyone in Istanbul has a photograph of the Ortakoy Mosque and the Bosphorus Bridge in the background. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #ortakoy #ortaköysahil #ortaköycamii #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
The history of GALATA TOWER goes back to the 14th The history of GALATA TOWER goes back to the 14th century. During the Byzantine period, some Italian trade colonies were given commercial privileges. Among them were the Venetians and the Genoese. During the Middle Ages, the Golden Horn was a dividing line between Orthodox and Catholics. Orthodox peoples lived in Constantinople to the south of the Golden Horn, and Catholics lived within the walls of Galata in the north. In 1204, during the Fourth Crusade, the Latins invaded and plundered Constantinople. The "Venetians" fell out of favor with Byzantium for helping this plunder. Since the "Genoese" supported Byzantium, the Galata region was allocated to them. The Genoese built the Galata Tower in 1348 to observe and protect the harbor on the Galata coast. The contribution of the Genoese to Istanbul was not limited to this. For example, Yoros Castle on the Black Sea coast was also built by them. After the Ottomans conquered Constantinople in 1453, they wanted to continue trade. In this way, Venetians and Genoese preserved their privileges as in the Byzantine period. Galata Tower was also used as a fire watchtower in the last period of the Ottoman Empire. Firefighters would see the fires in the city from here and go to help. The tower was converted into a museum during the republic period and became the best place to watch the panoramic view of Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #galatatower #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener and Balat walk is one of the most popular ac Fener and Balat walk is one of the most popular activities among Istanbulites in recent years. The most beautiful streets to take photos in these districts are "Kiremit Street" (the place seen in the picture) and the nearby "Merdivenli Yokus Street". I think this is one of my favorite photos in my archive. In 2018, I took my favorite lenses, "Tokina 11-16mm" (Ultra wide angle) and "Tamron 17-50mm", and went to visit Fener and Balat districts. That day was quite productive for me in terms of photography. I decorated many articles I wrote on "IstanbulClues.com" about these districts with the photos I took during this walk. Of course, many things have changed since then. For example, in my recent visits, I cannot see the iconic street art works in front of "Atolye Kafasi", the famous cafe of the district. There were pictures of the most famous actors and actresses of Turkish cinema, but they are no more. Similarly, while some things have lost their popularity in Fener and Balat in recent years, others have come to the fore. If you want to learn more about this subject, you can paste this link into your browser and read the related article on my blog: https://istanbulclues.com/istanbul-fener-balat/ #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulfener #istanbulbalat #balat #balatistanbul #feneristanbul #fenerbalat #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul's Historical Peninsula has always been an Istanbul's Historical Peninsula has always been an important center since the 7th century BC. The story of Old Istanbul begins with the Ancient Greek city of "Byzantium", continues with the Roman capital "Constantinople", and extends to the Ottoman capital "Istanbul". Today, the most important historical monuments of Istanbul, such as Hagia Sophia, Blue Mosque, Topkapi Palace, Grand Bazaar and Spice Bazaar, are all located in the Historic Peninsula. Surrounded by Roman walls, this area forms the core of Istanbul. The Galata Bridge in the photo connects Old Istanbul and relatively Modern Istanbul (Beyoglu and beyond). The mosque seen on the horizon is the Suleymaniye Mosque, the largest and most beautiful mosque in Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul is a city famous for its stray cats. The Istanbul is a city famous for its stray cats. The most famous of these cats was Gli, who lived in Hagia Sophia for 15 years. Gli became an angel a few years ago. But there are still many beautiful cats in the Old City. There is a documentary called "Kedi", which reflects the life of stray cats in Istanbul. You can find this documentary, which also has an English version, on Youtube. Thus, as you see Istanbul through the eyes of cats, you can also see how the majority of Istanbulites are passionately attached to cats. I guess I am one of those cat-loving Istanbulites. Because I always keep a box of cat food in the trunk of my car. So I feed the cats in front of my house at least once a day. #cats #catsofistanbul #catsofinstagram #istanbulphotos #istanbultravel #istanbullife #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #serhatengul #istanbulturistrehberi
Baghdad Pavilion is one of the most special struct Baghdad Pavilion is one of the most special structures in Topkapi Palace. The mansion is located in the fourth courtyard of the palace and overlooks the Golden Horn. One of the last representatives of the classical period architecture of the Ottoman Empire, the pavilion has decoration items such as calligraphy, pencil works, pearl inlaid cabinets and Iznik tiles. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Galata Tower is one of the buildings from the Byza Galata Tower is one of the buildings from the Byzantine period in Istanbul. The tower was built in the 14th century by the Genoese trading colony to guard and watch over the port of Constantinople. Today, the area around the Galata Tower is one of the most lively squares in the city. It is a great pleasure to sit in one of the cafes surrounding Galata Square, known as "Kuledibi" in the local language, and watch the flow of life. You can also shop in the streets surrounding the tower (eg Serdar-i Ekrem Street and Buyuk Hendek Street). Neve Shalom, the most important synagogue of Istanbul, is also located in this vicinity. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulmoments #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Hagia Sophia was converted from a museum to a mosq Hagia Sophia was converted from a museum to a mosque in July 2020. For this reason, the famous mosaic of Mary and Jesus in the apse was covered with curtains. According to Islamic rules, it is not allowed to have human images in a place of worship through sculpture or painting. For this reason, this mosaic, which is at eye level of those who pray, is now closed. However, those who want to trace the mosaics from the Byzantine period in Hagia Sophia can still see the "Emperor Leo VI mosaic" and the "Emperors Constantine and Justinian mosaic" Unfortunately, the upper floor galleries are still closed and therefore the mosaics there cannot be seen. Those who want to visit Hagia Sophia should consider that the mosque is open to visitors from 10:00 in the morning. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbulclues #serhatengul #istanbulturistrehberi
İstanbul'da en sevdiğim kahve mekanlarından bir İstanbul'da en sevdiğim kahve mekanlarından biri Kadıköy Çarşısı'nda bulunan Montag. Buradan kahve içerken gelip geçeni izlemek çok keyifli oluyor. Bir de kahveleri inanılmaz lezzetli. Özellikle "Bombe Natural" adlı kahve çekirdeğinin aroması muhteşem! #istanbul #istanbulblog #istanbulfotoğrafları #istanbuldayasam #istanbullovers #istanbultrip #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulpage #istanbulmoments #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Load More Follow on Instagram

Footer

Istanbul Tarih Yazıları

Merhaba ben Serhat Engül. Sayfamda İstanbul’un tarihine dair yazılar bulabilirsiniz. Roma döneminden başlayıp, Bizans ile devam eden ve Osmanlı İmparatorluğu ile sona eren bir yazı dizisi olmasını planlıyorum.

İstanbul ile ilgili daha ayrıntılı bir gezi rehberi okumak isterseniz, IstanbulTuristRehberi.com isimli sitemi de ziyaret edebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

Son Yazılar

  • Türkiye’de Gezilecek Tarihi Şehirler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’de Tatile Gidilecek Yerler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’nin En Güzel Plajları Listesi (Güncel Bilgi → 2023)
  • Kapadokya Manastırları & Kiliseleri Hakkında Bilgi (2023)
  • KAPADOKYA’da Gezilecek Yerler (Güncel Liste → 2023)

Powered by Reborn Travel

blank

İçerikler İzinsiz Kopyalanamaz © 2023