Efes Antik Kenti, milattan önce 1000 yılına kadar uzanan köklü bir tarihe sahip. Doğu Akdeniz’de en iyi korunmuş Roma kentlerinden biri olan Efes, ziyaretçilerine muhteşem bir deneyim vaat ediyor.
Efes’in ana yolu olan Kuretler Caddesi’nde yürürken, kendinizi Antik Çağ’da yaşayan bir Roma vatandaşı gibi hissedebilirsiniz. Çünkü o dönemden kalan tarihi eserler halen ana hatlarını koruyor.
Efes Harabeleri’nde en çok dikkat çeken yerler Celsus Kütüphanesi, Antik Tiyatro, Hadrian Tapınağı ve her ne kadar geriye pek bir şey kalmamış olsa da Artemis Tapınağı’dır.
Aşağıdaki satırlarda Efes Antik Kenti’nin tarihi hakkında bilgi bulabilirsiniz. Milattan öncesine uzanan dönemleri görselleştirmek kolay olmadığı için başlıkları temsili görsellerle süsledim. Umarım Efes’in heyecanlı hikayesini sizlere hakkıyla aktarabilirim.
Efes Antik Kenti Tarihi
Efes Antik Kenti tarihi milattan önce 1000 yılına kadar uzanıyor. Efes’in kuruluş efsanesi, kısmen İstanbul’un kuruluşunu andırır. Zira her iki şehrin de kuruluş hikayesi, Yunanistan’ın Delphi kentindeki Kahin’in esrarengiz kehanetleri ile başlar.
Antik çağda Atina Kralı olan Kodros’un oğlu Androklos babasının ölümünü takiben Atina’yı terk etmeye karar verir. Antik Yunanistan’da böyle önemli kararlar almadan önce, Apollon Tapınağı’ndaki Baş Kahin’e danışılırdı. Androklos da Kahin’in huzuruna çıkar ve ona yeni bir başlangıç yapmak istediğini, fakat nereye gideceğini bilmediğini söyler.
Kahin, Androklos’a Doğu’ya gitmesini salık verir. Ege Denizi’ni aşacak ve karaya çıkacaktır. Bu yabancı diyarda “Balık bir işaret verecek, Domuz ise yol gösterecek” diye buyurur Kahin. Androklos ve beraberindekiler doğal olarak hiçbir şey anlamazlar. Öncelikli iş Ege Denizi’ni boydan boya geçmektir.
Androklos gemisi ile Ege’yi aşar ve bugün Küçük Menderes Nehri’nin denizle buluştuğu körfeze demir atar. Karaya çıkıp keşif gezisi yapan ekip, çok acıkmıştır. Denizden balık tutarlar ve ateşte pişirmeye başlarlar. Bu sırada balıklardan bir tanesi kıvranarak yere atlar. Çalıların içinde o ana kadar saklanmakta olan domuz ise balığı kaptığı gibi kaçar.
Androklos atına atlar ve domuzun peşine düşer. Domuz tepelik bir alana doğru kaçmıştır. Androklos domuzu bir ok marifetiyle yere serer. Kehanet gerçekleşmiştir, balık işaret vermiş ve domuz yol göstermiştir. Androklos’un yeni kentini kuracağı yer, domuzun kanının aktığı topraklardır.
1. İyonya Birliği

Denizden ve karadan gelebilecek saldırılara karşı korunaklı bir tepede inşa edilen yeni Efes kenti hızla gelişir ve refaha ulaşır. Efes, Anadolu’dan geçen ticaret yolları üzerinde önemli bir liman kenti haline gelir.
Sonraları, 12 kent devletinden oluşan İyonya Birliği’nin (İng. Ionian League) en önde gelen kenti haline gelir. Felsefi açıdan önemli gelişim kaydeder ve entelektüel dünyada bir merkez olur.
2. Efes’teki Artemis Kültü

Önceleri, Anadolu’daki Ana Tanrıça kültünün en güçlü figürü “Bereket Tanrıçası” Kibele olarak bilinirdi. Kybele, İyonya’daki şehir devletlerinin etkisiyle zamanla Yunan tanrıçası Artemis’e evrildi.
Artemis kültü Batı Anadolu’da hızla yükselmeye başladı. Efes’te, Ay ve Avcılık tanrıçası Artemis’i onurlandırmak için bir tapınak (Artemis Tapınağı) dikildi. M.Ö. 800’den sonra Efes dini bir merkez ve hac yolu üzerinde önemli bir yer haline geldi.
3. Lidya Kralı Kroisos
M.Ö. 600 yıllarında oldukça zengin ve müreffeh bir şehir olan Efes’e, Lidya Kralı Kroisos göz diker. Şehri hakimiyetine almak ve kaynaklarından faydalanmak istemektedir.
Ancak Efes halkı, Tanrıça Artemis’e o kadar itimat etmektedir ki, şehri koruyacak güçlü surlar inşa etmezler. Şehir merkezine 1200 metre mesafedeki tapınaktan, Tanrıça Artemis’in şehri koruyacağını düşünürler.
Lidya Kralı, Efes’in yok denilecek kadar zayıf savunma hatlarından ötürü kolay bir zafer kazanır. Efeslilerin bir kısmı şehir merkezinden sürülür ve Artemis tapınağına yakın bir alanda yaşamaya zorlanır. Şehir artık Lidya Krallığı’nın bir eyaleti haline gelmiştir.
Kral Kroisos, Artemis Tapınağı’na hak ettiği saygıyı gösterir . Öyle ki, onu daha da güzelleştirmek için dillere destan servetinden büyük bir bütçe ayırır. (Bu arada “Karun kadar zengin” lafı Kroisos’a atfedilmiş bir deyimdir.)
4. Pers İstilası

M.Ö. 550 yıllarında Doğu Anadolu’dan başlayan Pers İstilası tüm Anadolu’nun işgal edilmesiyle sonuçlanır. Persler, Ege kıyılarındaki tüm İyon kentlerini istila eder ve hatta yakıp yıkarlar.
Ancak Efeslilerin diplomatik başarısı sayesinde, Efes kenti bu yıkımdan kurtulmayı başarır. Bunda Efes’in zengin bir liman kenti olmasının da etkisi vardır. Nihayetinde Pers Kralı’nı yüksek miktarda vergi verme sözüyle ikna etmek mümkün olmuştur.
5. Artemis Tapınağı’nın Yakılması

Artemis Tapınağı’nın yakılması, tarihin en büyük kundaklama hadiselerinden biridir. M.Ö. 356 yılında Herostratus isminde bir Efesli meczup, tarihe adını yazdırmak için Artemis Tapınağı’nı ateşe verir ve onarılamaz bir tahribata sebep olur.
Tapınağın yıkılması, Efes’in Batı Anadolu’daki ayrıcalıklı yerini de tehlikeye attı. Çünkü yüzyıllar boyunca şehir bu tapınakla özdeşleşmişti. Efesliler tüm imkanlarını kullanarak tapınağı yeniden inşa etmeye giriştiler.
6. Büyük İskender döneminde Efes

Yeni tapınağın yapımına başlanacağı yıl, Büyük İskender tarihte görülmemiş büyüklükteki ordusu ile Anadolu’ya gelir ve Pers Kralı’nın peşine düşer. Hindistan’a kadar devam edecek askeri seferinin henüz başındadır.
Makedonya Kralı İskender, Efes şehrini çok beğenir ve tapınağın şöhretinden etkilenir. Tapınağın yeniden yapılmasını salık verir ve masraflarını kendisinin ödeyeceğini söyler. Ancak buna karşılık tapınağın kendisine atfedilmesini istemektedir.
Efesliler akıllıca bir manevra ile Büyük İskender’i de kırmadan teklifi geri çevirirler. Daha önce başka bir güce atfedilmiş bir tapınağın, büyük kralın ismini gölgeleyeceği bahanesi ile tapınağın Artemis’e adanmış olarak kalmasını sağlarlar.
Tekrar inşa edilmiş olan Artemis Tapınağı, o Helenistik dönemdeki güzelliği ile tarihe adını yazdırır. Öyle ki, Antik Dünya’nın 7 Harikası arasında kendine yer bulur.
7. Diadoklar Dönemi

Büyük İskender muhteşem bir dünya imparatorluğu kurmuş, ancak beklenmedik bir anda ölmüştür. İskender’in şekillendirdiği Makedonya İmparatorluğu, ölümünün ardından kendi generalleri arasında paylaşılır.
Bu dönem Diadoklar Dönemi (Bkz: Diadochi) olarak anılır. Efes Antik Kenti’nin olduğu bölge ise Lysimachus isimli generalin hakimiyeti altına girmiştir.
Lysimachus, oldukça maharetli bir yöneticidir. Limanın alüvyonla dolduğunu ve şehrin deniz kıyısından uzaklaştığını fark eder ve şehri taşımaya karar verir. Aksi taktirde Efes bir ticaret limanı olma özelliğini yitirecektir. Ancak Efesliler inat eder ve kenti taşınmazlar.
Bunun üzerine Lysimachus, şehrin lağımlarını tıkar ve Efesliler kokudan, pislikten ve hastalıktan kırılırlar. İstemeyerek de olsa taşınmaya karar verirler. Lysimachus, ayrıca Efes’in hiçbir zaman sahip olmadığı şehir surlarını da inşa eder ve şehir gerçek anlamda korunaklı bir kaleye dönüşür.
Diadoklar Dönemi, Antik Yunan dönemi ile Roma İmparatorluğu arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilir. Büyük İskender sayesinde Antik Yunan’dan kalan kültürel miras, tüm dünyaya yayılmıştır (Helenistik Dönem) ve Roma’nın yükselişinde büyük pay sahibi olacaktır.
8. Roma Döneminde Efes
Anadolu’nun büyük bir kısmı ile birlikte Efes de Roma İmparatorluğu’nun himayesi altına girer. 1. ve 2. Yüzyıllarda Roma’da hüküm sürmüş Evlatlık İmparatorlar (Nerva-Antonine Hanedanı) döneminde şehrin refahı zirveye çıkar. Romalılar tarafından modern bir mimari ile yeniden inşa edilen şehir, muhteşem bir güzelliğe kavuşur.
Efes’in meşhur Celsus Kütüphanesi de bir Roma dönemi yapısıdır. Efes, Roma İmparatorluğu’nda “Asya eyaletlerinin başkenti” olacak kadar önemli hale gelmiştir. Ayrıca Yunan Tanrıçası olan Artemis‘in adı, aynı Pagan inanışın Latin kültüründeki yansıması olan Tanrıça Diana’ya çevrilir.
9. Celsus Kütüphanesi

Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluğu’nun Asya Valisi olan Celsus Polemaeanus’un anısına inşa edilmişti.
Bu zarif kütüphane, bir zamanlar 12.000’in üzerinde el yazmasına ev sahipliği yapıyordu ve Antik Çağ’ın en büyük üçüncü kitaplığı idi. Deprem ve yangınlar sebebiyle zarar gören kütüphaneden günümüze yalnızca binanın cephesi kaldı.
Celsus Kütüphanesi günümüzde Efes’in en çok bilinen yapısı. Efes’in reklam yüzü olan Celsus Kütüphanesi, Roma’nın zirve dönemindeki (2. yüzyıl) mimari anlayışı en güzel şekilde yansıtıyor.
10. Erken Dönem Hristiyanlık

Hz. İsa’nın ölümünü takiben, havarileri Anadolu’ya ve dünyada birçok yere dağıldılar ve Hristiyanlığı yaydılar. Bu havarilerden Aziz Yunanna’nın (Bkz: Saint John) ve İsa’nın annesi olan Azize Meryem’in Efes’e geldiği ve burada yaşadığına inanılmaktadır. Bu nedenle Efes ile erken dönem Hıristiyanlık arasında bir bağlantı vardır.
Bu bağlantı 19. yüzyılda arkeologların rahibe Anne Catherine Emmerich‘in gördüğü rüyalardan yola çıkarak Efes’teki Meryem Ana Evi’ni bulmasıyla güçlendi. Bu nedenle Efes günümüzde Hristiyanların hac yolu üzerinde yer almaktadır.
11. Efes’in Düşüşü

Efes’in düşüşü tamamen doğal sebeplerden gerçekleşti. Efes limanı, Küçük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyon sebebiyle kapanıyor ve şehir merkezi denizden uzaklaşıyordu. Bu problemi ilk fark eden üst satırlarda bahsettiğim üzere Lysimachus olmuştu.
Önce Lysimachus ve sonrasında Roma imparatoru Hadrianus, Efes limanını temizletmiş ve şehrin ticaret limanı olma özelliğini sürdürmesini sağlamıştı. Ancak buna rağmen şehir zamanla denizden uzaklaştı.
Bizans ve Osmanlı imparatorlukları zamanında varlığını sürdüren Efes Kenti, 16. Yüzyıl’a kadar yerleşim yeri olma özelliğini korudu. Ne var ki, yıldan yıla ihtişamını ve önemini kaybetmeye devam etti.
Bu başlığı görselleştirmek için Pamucak Plajı’nın (Efes Plajı olarak da bilinir) bir resmini kullandım. Bölgeyi ziyaret edenler, kültür turundan sonra serinlemek için bu doğa harikası plaja uğramak isteyebilirler.
12. Modern Zamanlarda Efes

Efes, modern zamanlarda birçok önemli arkeolojik kazıya sahne olmuştur. Örneğin, Artemis Tapınağı, 19. yüzyılda İngiliz arkeolog John Turtle Wood tarafından yapılan kazılar sırasında keşfedildi.
Günümüzde halen Efes Antik Kenti’nde Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün yürüttüğü kazılar yapılmaktadır. Bu kazılardan çıkarılan birçok eser Selçuk ilçesindeki Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.
Efes Antik Kenti Giriş Ücreti 2025
Efes Antik Kenti giriş ücreti 2025 yılında 40 Euro’dur. Ancak bu yabancı turistler için belirlenmiş olan fiyattır. Türk vatandaşları müzekart alarak Efes Örenyeri’ni ücretsiz gezebilirler. Bilet fiyatlarına ilişkin bilgiler en son 6 Nisan 2025 tarihinde güncellenmiştir.
Selçuk ilçesinde yer alan Efes Müzesi’ni ziyaret etmenin antik kente yaptığınız ziyareti taçlandıracak bir kültürel deneyim olduğunu unutmayın. Efes’teki kazılardan çıkarılan heykeller bu muhteşem müzede sergilenmektedir.
Efes Antik Kenti Ziyaret Saatleri 2025
Efes Antik Kenti ziyaret saatleri sabah 08:00 ile akşam 21:00 saatleri arasındadır. Efes Örenyeri haftanın her günü ziyarete açıktır. Ziyaret saatleri hakkındaki bilgiler en son 6 Nisan 2025 tarihinde güncellendi.
Türkiye’deki müzelerin ziyaret saatlerinde çeşitli etkinlikler veya tadilatlar sebebiyle değişiklik olabilir. Bu yüzden, gitmeden önce son durumu görmek için Efes Harabeleri’nin resmi internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Önerilen Diğer Yazılar
Bu yazıda Türkiye’nin en meşhur antik kenti olan Efes’ten bahsetmiş olduk. Şayet Efes Antik Kenti’ni gezmek için İzmir’in Selçuk ilçesine giderseniz, en az iki gün ayırmanızı öneririm. Çünkü Efes’in köklü tarihinden dolayı çevresinde de gezilecek çok yer var.
Bu sitede Türkiye’nin önemli müzelerini ve örenyerlerini tanıtmaya çalışıyorum. Eğer bu yazı ilginizi çektiyse benzer içerikler arasındaki Çanakkale’deki Truva Antik Kenti ve Denizli’deki Hierapolis Antik Kenti (Pamukkale) yazılarına da bakabilirsiniz.
Ayrıca Türkiye’nin son yıllardaki en popüler tarihi eserlerinden Adıyaman’daki Nemrut Dağı, Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, Trabzon’daki Sümela Manastırı ve Kapadokya’daki Ihlara Vadisi ile ilgili yazılar da oldukça ilgi çekicidir.
Efes Antik Kenti Tarihi Hakkında Bilgi by Serhat Engül
Leave a Reply