• Skip to main content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer
  • Home
  • About
  • Contact

Serhat Engül

Istanbul Gezi Rehberi

EFES Antik Kenti GİRİŞ ÜCRETİ & SAATLERİ (Güncel 2023)

14 January 2023 by Serhat Engül Leave a Comment

Efes Antik Kenti, milattan önce 1000 yılına kadar uzanan köklü bir tarihe sahip. Doğu Akdeniz’de en iyi korunmuş Roma kentlerinden biri olan Efes, ziyaretçilerine muhteşem bir deneyim vaat ediyor.

Efes’in ana yolu olan Kuretler Caddesi’nde yürürken, kendinizi Antik Çağ’da yaşayan bir Roma vatandaşı gibi hissedebilirsiniz. Çünkü o dönemden kalan tarihi eserler halen ana hatlarını koruyor.

Efes Harabeleri’nde en çok dikkat çeken yerler Celsus Kütüphanesi, Antik Tiyatro, Hadrian Tapınağı ve her ne kadar geriye pek bir şey kalmamış olsa da Artemis Tapınağı’dır.

Aşağıdaki satırlarda Efes Antik Kenti’nin tarihi hakkında bilgi bulabilirsiniz. Milattan öncesine uzanan dönemleri görselleştirmek kolay olmadığı için başlıkları temsili görsellerle süsledim. Umarım Efes’in heyecanlı hikayesini sizlere hakkıyla aktarabilirim.

İçerik Listesi

  • Efes Antik Kenti Tarihi
    • 1. İyonya Birliği
    • 2. Artemis Kültü
    • 3. Lidya Kralı Kroisos
    • 4. Pers İstilası
    • 5. Artemis Tapınağı’nın Yakılması
    • 6. Büyük İskender
    • 7. Diadoklar Dönemi
    • 8. Roma Dönemi
    • 9. Celsus Kütüphanesi
    • 10. Erken Dönem Hristiyanlık
    • 11. Efes’in Düşüşü
    • 12. Modern Zamanlarda Efes
  • Efes Antik Kenti Giriş Ücreti 2023
  • Efes Antik Kenti Ziyaret Saatleri 2023
  • Önerilen Diğer Yazılar

Efes Antik Kenti Tarihi

Efes Antik Kenti İzmir'in Selçuk ilçesinde konumlanıyor

Efes Antik Kenti tarihi milattan önce 1000 yılına kadar uzanıyor. Efes’in kuruluş efsanesi, kısmen İstanbul’un kuruluşunu andırır. Zira her iki şehrin de kuruluş hikayesi, Yunanistan’ın Delphi kentindeki Kahin’in esrarengiz kehanetleri ile başlar.

Antik çağda Atina Kralı olan Kodros’un oğlu Androklos babasının ölümünü takiben Atina’yı terk etmeye karar verir. Antik Yunanistan’da böyle önemli kararlar almadan önce, Apollon Tapınağı’ndaki Baş Kahin’e danışılırdı. Androklos da Kahin’in huzuruna çıkar ve ona yeni bir başlangıç yapmak istediğini, fakat nereye gideceğini bilmediğini söyler.

Kahin, Androklos’a Doğu’ya gitmesini salık verir. Ege Denizi’ni aşacak ve karaya çıkacaktır. Bu yabancı diyarda “Balık bir işaret verecek, Domuz ise yol gösterecek” diye buyurur Kahin. Androklos ve beraberindekiler doğal olarak hiçbir şey anlamazlar. Öncelikli iş Ege Denizi’ni boydan boya geçmektir.

Androklos gemisi ile Ege’yi aşar ve bugün Küçük Menderes Nehri’nin denizle buluştuğu körfeze demir atar. Karaya çıkıp keşif gezisi yapan ekip, çok acıkmıştır. Denizden balık tutarlar ve ateşte pişirmeye başlarlar. Bu sırada balıklardan bir tanesi kıvranarak yere atlar. Çalıların içinde o ana kadar saklanmakta olan domuz ise balığı kaptığı gibi kaçar.

Androklos atına atlar ve domuzun peşine düşer. Domuz tepelik bir alana doğru kaçmıştır. Androklos domuzu bir ok marifetiyle yere serer. Kehanet gerçekleşmiştir, balık işaret vermiş ve domuz yol göstermiştir. Androklos’un yeni kentini kuracağı yer, domuzun kanının aktığı topraklardır.

1. İyonya Birliği

Antik Yunan Dönemi

Denizden ve karadan gelebilecek saldırılara karşı korunaklı bir tepede inşa edilen yeni Efes kenti hızla gelişir ve refaha ulaşır. Efes, Anadolu’dan geçen ticaret yolları üzerinde önemli bir liman kenti haline gelir.

Sonraları, 12 kent devletinden oluşan İyonya Birliği’nin (Bkz: Ionian League) en önde gelen kenti haline gelir. Felsefi açıdan önemli gelişim kaydeder ve entelektüel dünyada bir merkez olur.

2. Artemis Kültü

Efes Antik Kenti Artemis Kültü

Önceleri, Anadolu’daki Ana Tanrıça kültünün en güçlü figürü bereket tanrıçası Kibele olarak bilinirdi. Kybele, İyonya’daki şehir devletlerinin etkisiyle zamanla Yunan tanrıçası Artemis’e evrildi.

Artemis kültü Batı Anadolu’da hızla yükselmeye başladı. Efes’te, Ay ve Avcılık tanrıçası Artemis’i onurlandırmak için bir tapınak (Artemis Tapınağı) dikildi. M.Ö. 800’den sonra Efes dini bir merkez ve hac yolu üzerinde önemli bir yer haline geldi.

3. Lidya Kralı Kroisos

M.Ö. 600 yıllarında oldukça zengin ve müreffeh bir şehir olan Efes’e, Lidya Kralı Kroisos göz diker. Şehri hakimiyetine almak ve kaynaklarından faydalanmak istemektedir.

Ancak Efes halkı Tanrıça Artemis’e o kadar itimat etmektedir ki, şehri koruyacak güçlü surlar inşa etmezler. Şehir merkezine 1200 metre mesafedeki tapınaktan, Tanrıça Artemis’in şehri koruyacağını düşünürler.

Lidya Kralı, Efes’in yok denilecek kadar zayıf savunma hatlarından ötürü kolay bir zafer kazanır. Efeslilerin bir kısmı şehir merkezinden sürülür ve Artemis tapınağına yakın bir alanda yaşamaya zorlanır. Şehir artık Lidya Krallığı’nın bir eyaleti haline gelmiştir.

Kral Kroisos, Artemis Tapınağı’na hak ettiği saygıyı gösterir . Öyle ki, onu daha da güzelleştirmek için dillere destan servetinden büyük bir bütçe ayırır. (Bu arada “Karun kadar zengin” lafı Kroisos’a atfedilmiş bir deyimdir.)

4. Pers İstilası

Efeste Pers İmparatorluğu Dönemi

M.Ö. 550 yıllarında Doğu Anadolu’dan başlayan Pers İstilası tüm Anadolu’nun işgal edilmesiyle sonuçlanır. Persler, Ege kıyılarındaki tüm İyon kentlerini istila eder ve hatta yakıp yıkarlar.

Ancak Efeslilerin diplomatik başarısı sayesinde, Efes kenti bu yıkımdan kurtulmayı başarır. Bunda Efes’in zengin bir liman kenti olmasının da etkisi vardır. Nihayetinde Pers Kralı’nı yüksek miktarda vergi verme sözüyle ikna etmek mümkün olmuştur.

5. Artemis Tapınağı’nın Yakılması

Efes Antik Kenti Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı’nın yakılması, tarihin en büyük kundaklama hadiselerinden biridir. M.Ö. 356 yılında Herostratus isminde bir Efesli meczup, tarihe adını yazdırmak için Artemis Tapınağı’nı ateşe verir ve onarılamaz bir tahribata sebep olur.

Tapınağın yıkılması, Efes’in Batı Anadolu’daki ayrıcalıklı yerini de tehlikeye attı. Çünkü yüzyıllar boyunca şehir bu tapınakla özdeşleşmişti. Efesliler tüm imkanlarını kullanarak tapınağı yeniden inşa etmeye giriştiler.

6. Büyük İskender

Büyük İskender yani Alexander the Great

Yeni tapınağın yapımına başlanacağı yıl, Büyük İskender tarihte görülmemiş büyüklükteki ordusu ile Anadolu’ya gelir ve Pers Kralı’nın peşine düşer. Hindistan’a kadar devam edecek askeri seferinin henüz başındadır.

Makedonya Kralı İskender, Efes şehrini çok beğenir ve tapınağın şöhretinden etkilenir. Tapınağın yeniden yapılmasını salık verir ve masraflarını kendisinin ödeyeceğini söyler. Ancak buna karşılık tapınağın kendisine atfedilmesini istemektedir.

Efesliler akıllıca bir manevra ile Büyük İskender’i de kırmadan teklifi geri çevirirler. Daha önce başka bir güce atfedilmiş bir tapınağın, büyük kralın ismini gölgeleyeceği bahanesi ile tapınağın Artemis’e adanmış olarak kalmasını sağlarlar.

Tekrar inşa edilmiş olan Artemis Tapınağı, o Helenistik dönemdeki güzelliği ile tarihe adını yazdırır. Öyle ki, Antik Dünya’nın 7 Harikası arasında kendine yer bulur.

7. Diadoklar Dönemi

Arkeoloji Müzesindeki İskender Lahti

Büyük İskender muhteşem bir dünya imparatorluğu kurmuş, ancak beklenmedik bir anda ölmüştür. İskender’in şekillendirdiği Makedonya İmparatorluğu, ölümünün ardından kendi generalleri arasında paylaşılır. Bu dönem Diadoklar Dönemi (Bkz: Diadochi) olarak anılır. Efes Antik Kenti’nin olduğu bölge ise Lysimachus isimli generalin hakimiyeti altına girmiştir.

Lysimachus, oldukça maharetli bir yöneticidir. Limanın alüvyonla dolduğunu ve şehrin deniz kıyısından uzaklaştığını fark eder ve şehri taşımaya karar verir. Aksi taktirde Efes bir ticaret limanı olma özelliğini yitirecektir. Ancak Efesliler inat eder ve kenti taşınmazlar.

Bunun üzerine Lysimachus, şehrin lağımlarını tıkar ve Efesliler kokudan, pislikten ve hastalıktan kırılırlar. İstemeyerek de olsa taşınmaya karar verirler. Lysimachus, ayrıca Efes’in hiçbir zaman sahip olmadığı şehir surlarını da inşa eder ve şehir gerçek anlamda korunaklı bir kaleye dönüşür.

Diadoklar Dönemi, Antik Yunan dönemi ile Roma İmparatorluğu arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilir. Büyük İskender sayesinde Antik Yunan’dan kalan kültürel miras, tüm dünyaya yayılmıştır (Helenistik Dönem) ve Roma’nın yükselişinde büyük pay sahibi olacaktır.

8. Roma Dönemi

Efes Roma İmparatorluğu Dönemi

Anadolu’nun büyük bir kısmı ile birlikte Efes de Roma İmparatorluğu’nun himayesi altına girer. 1. ve 2. Yüzyıllarda Roma’da hüküm sürmüş Evlatlık İmparatorlar (Bkz: Nerva-Antonine Hanedanı) döneminde şehrin refahı zirveye çıkar. Romalılar tarafından modern bir mimari ile yeniden inşa edilen şehir, muhteşem bir güzelliğe kavuşur.

Efes’in meşhur Celsus Kütüphanesi de bir Roma dönemi yapısıdır. Efes, Roma İmparatorluğu’nda “Asya eyaletlerinin başkenti” olacak kadar önemli hale gelmiştir. Ayrıca Yunan Tanrıçası olan Artemis‘in adı, aynı Pagan inanışın Latin kültüründeki yansıması olan Tanrıça Diana’ya çevrilir.

9. Celsus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti Celsus Kitaplığı

Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluğu’nun Asya Valisi olan Celsus Polemaenus’un anısına inşa edilmişti. Bu zarif kütüphane, bir zamanlar 12.000’in üzerinde el yazmasına ev sahipliği yapıyordu ve Antik Çağ’ın en büyük üçüncü kitaplığı idi. Deprem ve yangınlar sebebiyle zarar gören kütüphaneden günümüze binanın cephesi kaldı.

Celsus Kütüphanesi günümüzde Efes’in en çok bilinen yapısı. Efes’in reklam yüzü olan Celsus Kütüphanesi, Roma’nın zirve dönemindeki (2. yüzyıl) mimari anlayışını en güzel şekilde yansıtıyor.

10. Erken Dönem Hristiyanlık

Efes Meryem Ana Evi

Hz. İsa’nın ölümünü takiben, havarileri Anadolu’da ve dünyada birçok yere dağıldılar ve Hristiyanlığı yaydılar. Bu havarilerden Aziz Yunanna’nın (Saint John) ve İsa’nın annesi olan Azize Meryem’in Efes’e geldiği ve burada yaşadığına inanılmaktadır. Bu nedenle Efes ile erken dönem Hıristiyanlık arasında bir bağlantı vardır.

Bu bağlantı 19. yüzyılda arkeologların rahibe Anne Catherine Emmerich‘in gördüğü rüyalardan yola çıkarak Efes’teki Meryem Ana Evi’ni bulmasıyla güçlendi. Bu nedenle Efes günümüzde Hristiyanların hac yolu üzerinde yer almaktadır.

11. Efes’in Düşüşü

Efes Antik Kenti yakınında Pamucak Plajı

Efes’in düşüşü tamamen doğal sebeplerden gerçekleşti. Efes limanı, Küçük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyon sebebiyle kapanıyor ve şehir merkezi denizden uzaklaşıyordu. Bu problemi ilk fark eden üst satırlarda bahsettiğim üzere Lysimachus olmuştu.

Önce Lysimachus ve sonrasında Roma imparatoru Hadrianus, Efes limanını temizletmiş ve şehrin ticaret limanı olma özelliğini sürdürmesini sağlamıştı. Ancak buna rağmen şehir zamanla denizden uzaklaştı.

Bizans ve Osmanlı imparatorlukları zamanında varlığını sürdüren Efes Kenti, 16. Yüzyıl’a kadar yerleşim yeri olma özelliğini korudu. Ne var ki, yıldan yıla ihtişamını ve önemini kaybetmeye devam etti.

Bu başlığı görselleştirmek için Pamucak Plajı’nın (Efes Plajı olarak da bilinir) bir resmini kullandım. Bölgeyi ziyaret edenler, kültür turundan sonra serinlemek için bu doğa harikası plaja uğramak isteyebilirler.

12. Modern Zamanlarda Efes

Efes Arkeoloji Müzesi

Efes, modern zamanlarda birçok önemli arkeolojik kazıya sahne olmuştur. Örneğin, Artemis Tapınağı, 19. yüzyılda İngiliz arkeolog John Turtle Wood tarafından yapılan kazılar sırasında keşfedildi.

Günümüzde halen Efes Antik Kenti’nde Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün yürüttüğü kazılar yapılmaktadır. Bu kazılardan çıkarılan birçok eser Selçuk ilçesindeki Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.

Efes Antik Kenti Giriş Ücreti 2023

Efes Antik Kenti Turistler

Efes Antik Kenti giriş ücreti 2023 yılında 200 Türk Lirası‘dır. 8 yaş altındaki çocuklar için giriş ücretsizdir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan Efes’te müzekart geçerlidir. Bilet fiyatları hakkındaki bilgiler en son 14 Ocak 2023 tarihinde güncellendi.

Selçuk ilçesinde yer alan Efes Müzesi’ni ziyaret etmenin antik kente yaptığınız ziyareti taçlandıracak bir kültürel deneyim olduğunu unutmayın. Efes’teki kazılardan çıkarılan heykeller burada sergilenmektedir.

Efes Antik Kenti Ziyaret Saatleri 2023

Efes Kuretler Caddesi

Efes Antik Kenti ziyaret saatleri sabah 08:30 ile akşam 18:00 saatleri arasındadır. Bilet gişesi saat 17:00’den itibaren kapanmaktadır. Efes Harabeleri haftanın her günü ziyarete açıktır. Ziyaret saatleri hakkındaki bilgiler en son 14 Ocak 2023 tarihinde güncellendi.

Efes Harabeleri‘nin ziyaret saatlerinde çeşitli etkinlikler veya tadilatlar sebebiyle değişiklik olabilir. Bu yüzden, gitmeden önce son durumu görmek için Efes Ören Yeri‘nin resmi internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Önerilen Diğer Yazılar

Bu yazıda Türkiye’nin en meşhur antik kenti olan Efes’ten bahsetmiş olduk. Şayet Efes Antik Kenti’ni gezmek için İzmir’in Selçuk ilçesine giderseniz, en az iki gün ayırmanızı öneririm. Çünkü Efes’in köklü tarihinden dolayı çevresinde de gezilecek çok yer var. Bu konuda daha çok bilgi için Selçuk Gezilecek Yerler yazısına da göz atabilirsiniz.

Bu sitede başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin önemli müzelerini ve ören yerlerini tanıtmaya çalışıyorum. Eğer bu yazı ilginizi çektiyse, Türkiye’nin en gizemli yerlerinden Adıyaman Nemrut Dağı, Trabzon Sümela Manastırı, Aksaray Ihlara Vadisi, Çanakkale Truva Antik Kenti ve Kars Ani Harabeleri yazılarını da okuyabilirsiniz.

İstanbul’daki müzelerin tamamını liste halinde görüntülemek isterseniz İstanbul Müzeleri, Anadolu’daki müzelerin listesini görmek isterseniz, Türkiye Müzeleri başlıklarında tüm yazıları bulabilirsiniz.

Efes Antik Kenti Tarihi Hakkında Bilgi by Serhat Engül

Filed Under: Müzeler

blank

About Serhat Engül

Merhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Reader Interactions

Leave a Reply Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Primary Sidebar

Sosyal Medya Linkleri

  • Facebook
  • Instagram
  • Pinterest
  • Twitter
  • YouTube

Istanbul Turist Rehberi

blankMerhaba, ben Serhat Engül. İstanbul'da faaliyet gösteren bir profesyonel turist rehberiyim. Bu sitede İstanbul tarihi ile ilgili yazılar bulabilirsiniz. Ayrıca elimden geldiğince İstanbul'un gölgede kalmış tarihi eserlerini de tanıtıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

serhatengul

İstanbul ile ilgili en çok sevdiğim şeyleri bi İstanbul ile ilgili en çok sevdiğim şeyleri bir liste haline getirsem unuttuğum o kadar çok detay olurdu ki! Mesela Taksim Meydanı'na gitmek için bindiğim metronun Haliç'te aydınlığa kavuşması... Köprünün üzerinden gözüken o binlerce yıllık İstanbul manzarası... Bir tepeye doğru tırmanan metro, çevresindeki eski binaların arasından bir ok gibi Pera'ya doğru ilerler. sonra tekrar karanlığa gömüldüğünde Beyoğlu'na kavuşur. Daha demin yeryüzündeyken nasıl yerin bu kadar dibine indik diyerek yukarı doğru tırmanmaya başlarsın. Her köşe başındaki tabelada Taksim Meydanı'nı gösterir ama oraya bir türlü ulaşamazsın... Dönülen köşeler, yürüyen bantlar ve tırmanan merdivenlerin sonunda kiliselerin yüksekteki pencerelerinden merkeze süzülen ışık gibi vurur meydandan gelen aydınlık son dönemeçte insanın yüzüne... Meydana çıkmak ise hep yeni bir başlangıçtır. Sanki ilk kez geliyorsundur buraya... İstanbul denen gayya kuyusu aslında bir kasırganın gözü olsaydı, o kara delik gibi tüm bulutları ortaya çeken ve şekil veren yer de Taksim Meydanı'ydı. Gideceği yere en kısa zamanda ulaşmaya alışmış olan rehber ayaklarım beni kısa yollardan Karaköy'e ulaştırmaya çalışırken bu sefer onlara durun dedim. Bugün farklı bir yoldan gidelim. Tak şu kulaklıkları da biraz müzik dinleyip havaya girelim. Kulağımda son günlerde en çok dinlediğim müziklerin tınıları çınlarken meşhur heykelin etrafında dönüyorum. İnsanların yüzündeki gülümseme ve koşuşan çocukların neşesinin meydanı kış güneşinden daha çok ısıttığını hissediyorum. Taksim Meydanı'ndayken hep gidere doğru ilerleyen bir su gibisin aslında, eninde sonunda İstiklal Caddesi'nin başında daralan o yola girip tünele kadar akmadan huzur bulamazsın... Oraya vardığında ise artan eğimin etkisiyle yüksek kaldırımdan da Haliç'e akacaksın... >>> Burada karakter sınırı dolduğu için devamını yorumlar kısmına ekledim. :) #serhatengul #istanbulturistrehberi
Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değe Geçenlerde rüyalar ile ilgili bilimsel bir değerlendirme okumuştum. Bu yazıya göre rüyalar ve ilham dediğimiz şey tamamen bilinçaltının bir yansımasıydı. İnsan böyle düşününce insan zihninin ne kadar kompleks bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha anlayıp irkiliyor. Aradan belli bir zaman geçti ve ben bu yazıyı okuduğumu bile unutmuştum. Rüyamda ise uluslararası bir müzik müsabakası vardı ve Türk sanatçı piyanosu ile muhteşem bir eser çalıyordu. Adam piyanonun tuşlarına öylesine seri ve (müziğin ritmine göre) sert bir şekilde basıyordu ki, ona delicesine özeniyor olsam da, hiçbir zaman onun gibi çalamayacağımı aklımdan geçiriyordum. Ben piyano eğitimi almamış olmama hayıflanırken eserini sonlandırdı ve seyirciyi selamlamaya başladı. Yalnız dev bir konser salonundaki seyircileri çılgına çeviren ve delicesine alkışlanan Türk piyanist, siyahi bir kardeşimizdi. Şimdi düşününce onu Fransız futbolcu Mbappe'ye benzettim. Ama bir dakika! Yoksa yıllar önce izlediğim "Green Book" filmindeki Don Shirley'e mi benziyordu. Hani şu siyahi Amerikalı piyanist ve onun İtalyan şoförünün maceralarını anlatan filmden mi anımsamıştım onu?! Eh işte bunlar hep bilinçaltı... :) Pandemi sırasında müzisyenlerin sorunları ile ilgili bir video izlemiştim. (Ben insan değil miyim? Bölüm 3) Orada röportaj veren efsane Türk müzisyenlerinden biri (Ahmet Güvenç), 13:20'den itibaren inanılmaz bir konuya giriyor ve "Gülpembe'yi nasıl bestelediniz?" sorusuna: "Ben yapmadım onların hepsi zaten var. Sen yeterince incelebilirsen ve çalışırsan oradan bir tanesini almana izin veriyorlar" demişti. Bu bana Storytel'de son dinlediğim kitap olan Orhan Pamuk'un "Kar" romanındaki şair KA'nın (Kerim Alakuşoğlu) Kars'ta kendisine gelen şiirleri bir telaşla not defterine yazmasını anımsatıyor. "Şiir geldi" diyen KA, yalnız kalabileceği en yakın yere gidip göklerden gelen ilhamı kağıda aktarıyordu. Storytel sayesinde son 2 ayda 6 kitap okudum. Üçü Orhan Pamuk'un kitaplarıydı. "Kafamda Bir Tuhaflık", "Benim Adım Kırmızı" ve son olarak da "Kar". Orhan Pamuk okuyan birinin edebiyata yakınlık duymaması imkansız olsa gerek. #serhatengul #istanbulturistrehberi
İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar İstanbul'daki turizmin doğası gereği ne kadar hareketli bir turist sezonu olursa olsun, Kasım sonunda itibaren işler yavaşlamaya başlar. Aralık, Ocak ve Şubat ayları ise oldukça sessiz ve sakin geçer. Bu durum her ne kadar ekonomik anlamda bir dezavantaj getirse de, bir yandan da insanın kendini yenilemesi için kucak dolusu boş zaman anlamına gelmektedir. Zaten turizm ile uğraşan biri senelik mali programını yaparken "winter is coming" durumunu her zaman göz önüne almak durumundadır. Bu sebeple de "Ağustos Böceği" değil, "Karınca" gibi davranmak gerekir. Velhasıl havaların soğuması ile oluşan boş zamanı değerlendirmek için birçok uğraş edindim. Bunlardan ilki kendimden daha tecrübeli rehberlerin turlarına katılıp İstanbul'a başka birinin penceresinden bakmak oldu. Gerçekten de bazen anlatan değil de, dinleyen tarafta olmayı çok seviyorum. Bir turist grubunun arasına karışıp "masum bir turist" olarak şaşkın şaşkın etrafıma bakınmak çok hoşuma gidiyor. Bir de eski rehberler ile arşınladığım semtlerle ilgili daha önce duymadığım keyifli öyküler dinliyorum. Uzun bir süre kendi bildiğiniz yerleri gezdirip, kendi bilgilerinizi paylaşınca bir çeşit körleşme yaşayabiliyorsunuz. Bu da sizin bir döngüye girmenize sebep oluyor. Bu zinciri kırmak için farklı kitaplar okumak, farklı insanlarla gezmek ve şehirde bolca yürüyüş yapmak gerekiyor. Bu arada daha önce Storytel'e yeni üye olduğumu ve çok memnun kaldığımı söylemiştim. Henüz iki ay dolmadan Sofie'nin Dünyası, Doğu Ekspresi'nde Cinayet, Bir Borsa Spekülatörünün Anıları kitaplarını bitirdim ve şimdi Orhan Pamuk'un bir kitabına başladım. İstanbul'u bu kadar seven biri olarak, Orhan Pamuk'un kitaplarını daha önce okumadığım için kendime hayret ediyorum. Şu an okuduğum (yani dinlediğim) "Kafamda Bir Tuhaflık" isimli kitabındaki İstanbul nostaljisinden çok keyif aldım. Kitap Beyoğlu başta olmak üzere İstanbul'un birçok semtinde 1950'lerden itibaren yaşanan dönüşümü okuyucuya ustalıkla aktarıyor. Böylece başka rehberlerin turlarında tekrar tekrar gezdiğim Beyoğlu'nun mahalleleri (Cihangir, Tomtom, Firuzağa v.b.) hakkında tamamlayıcı birçok bilgiye eriştim. #serhatengul #istanbulclues #istanbulturistrehberi
Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir tür Storytel sayesinde uzun zamandır okumaya bir türlü vakit bulamadığım bir kitabı bitirdim. Yıllar önce Sofie'nin Dünyası'nı (diğer birçok kitap gibi) alıp kitaplığıma koymuştum ama okumaya fırsat bulamamıştım. Okuma önceliğini mesleğimle paralel olan tarih kitaplarına verdiğim için aldığım alternatif kitaplar yıllarca kenarda bekliyor. Geçen ay Storytel'e üye olunca sanal kitaplığıma ilk eklediğim iki kitap "Doğu Ekspresinde Cinayet" ve "Sofie'nin Dünyası" olmuştu. 19 saatlik bir kayıt olan Sofie'nin Dünyası'nın yalnızca bir haftada sonuna geldim. Bu sesli kitap işi gerçekten çok hoşuma gitti. Böylece müzik dinleyerek harcadığım zamanı harika bir uğraşla değerlendirme şansı buldum. Sesli kitap elbette basılı kitapların yerini tam olarak tutmuyor. Ben okuduğum kitapların altını çizip, bazen de özetini çıkardığım için kesinlikle aynı şey değil. Ancak kitaptan aldığım ilhamla birçok Wikipedia sayfasını karıştırdığım için aklımda çok şey kaldı. Her şeyden önce "Felsefe Tarihi" ile ilgili aklımda bir zaman çizelgesi oluştu. Genel anlamda bir çocuk kitabı olarak kabul edilse de, Sofie'nin Dünyası Antik Yunan döneminden günümüze kadar yaşamış olan filozofları aklınızda bir sıraya koyuyor. Bu sayede merak ettiğiniz felsefi akımlara ve filozoflara kitap dışında yaptığınız araştırmalar ile yoğunlaşabiliyorsunuz. Sesli kitap elbette yazılı kitap kadar akılda kalıcı olmayacaktır ama anladığım kadarıyla notlar alarak daha fazla fayda sağlamak mümkün. 2 senelik pandemi sonrası İstanbul'da Nisan'dan itibaren güzel bir turizm sezonu oldu. İşlerin ufaktan yavaşlamaya başladığı şu günlerde Storytel gibi birkaç uğraş daha buldum ve onları da günlük gibi kullandığım sayfamdan paylaşacağım. Marmaray geldiğinden beri vapura çok daha az biner olduk. Ama geniş vakitlerimde halen Eminönü-Kadıköy veya Beşiktaş-Kadıköy vapurları ile seyahat etmeyi çok seviyorum. Eğer turlarımda Kadıköy olursa da ulaşım için mutlaka vapur kullanıyorum. Vapur yolculuğu İstanbul'da yaşamanın en vazgeçilmez parçalarından biri. Bir dönem her gün kullanmaya çok alışmıştım ve tadını çok da çıkaramıyordum. Şimdi ara sıra bindiğim için turistik gezi gibi geliyor. :) #serhatengul #istanbulclues
Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şey Gezilerim sırasında en çok gözlemlediğim şeylerden biri insanların bir öykü anlatılırken pür dikkat kesilmesi ve tarihten çok hoşlanmayanların bile dinlemeye başlaması. Bu sebeple gezdirdiğim her yerin tarihini ve öne çıkan özelliklerini bir öykünün parçaları gibi anlatıyorum. Baştan sona dinleyen kişi hem benim o tarihi eserle ilgili bildiğim hemen her şeyi öğrenmiş oluyor ve hem de parçalar birleştiğinde bir bütünlük oluşuyor. Bu da dinleyen kişiyi tatmin ediyor. Yeni bir şeyler öğrenme hissi gelişmiş zihinler için çok kıymetli bir şey. Para biriktirip sevdiğiniz bir şeyi almak ile benzer bir kavuşma algısı yaratıyor. Beni dinleyen birçok kişinin "Evet işte şimdi kafamda her şey yerine oturdu." dediğine çok şahit oldum. O an yüzlerindeki gülümseme benim için paha biçilemez oluyor. Bazı insanlar "Ben rehbersiz de pekala gezebilirim. Bilmediğim bir şeye de herhangi bir kaynaktan bakarım." diyorlar. Ancak kendilerine rehber tarafından verilen bilginin, uzun yılların içinden süzülerek geldiğini hesaba katmıyorlar. Yani bir bölgede uzmanlaşmış bir arkeolog, sanat tarihçisi veya tur rehberinin bildiklerini öğrenmeniz için onlarca kitap okumanız ve söz konusu yere onlarca ziyaret yapmış olmanız gerekiyor. Bu detayların size hazır olarak verilmesi, adeta size çok değerli bir şeyin sunulması gibidir. Bilgi çağımızın en kıymetli hazinesi olduğu için, gelişmiş zihinler "hedeflenen bilgiye" ulaştıklarında büyük bir zevk alıyorlar. Ben tarihin belli bir döneminde (Geç Antik Çağ ve Orta Çağ) uzmanlaşmaya çalışan bir rehberim. Elbette sunumlarım da bu dönem içinde kaldıkça daha vurucu oluyor. Ancak ben de az bildiğim ve çok ilgi duyduğum bir konuda başka bir uzmandan bilgi edindiğimde benzer bir hissi yaşıyorum. Karşımdaki insanın ağzından çıkan her kelimeye adeta dikkat kesiliyorum. Çünkü biliyorum ki o bilgileri edinmek için yıllar harcamak gerekiyor. Yapay zekanın birçok mesleği yok edeceğine dair bir algı var. Ancak insanlığın en eski mesleklerinden olan "öykü anlatıcılığı" yakın zamanda kaybolacak gibi değil. Bu kabiliyete sahip olan insanların daha uzun yıllar romanları okunur, filmleri izlenir ve anlatıları da dinlenir.
Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden y Son zamanlarda fark ettim ki, Youtube üzerinden yayın yapan belgesel kanallarının kalitesi inanılmaz yükselmiş. Epic History TV diye bir kanalda ünlü Doğu Roma generali Belisarius'un hayatını anlatan bir belgesele denk geldim ve çok keyif aldım. Adamlar her biri yaklaşık 25 dk süren 6 parçalık bir belgesel hazırlamışlar ve ortaya adeta bir şaheser çıkmış. Eskiden bu kalitede belgeselleri ancak BBC'de veya History Channel'da görebilirdik. Şimdi önümüzde sonsuz seçenek var. Belisarius, 500'lü yıllarda İstanbul'da (o zamanki adıyla Konstantinopolis) yaşamış bir Bizans subayıydı. 532 yılında yaşanan büyük Nika İsyanı'nın bastırılmasında kilit rol oynamıştı. Daha önce Belisarius'un Afrika ve İtalya seferlerini John Julius Norwich'in "Byzantium" adlı kitabından detaylıca okumuş ve çok keyif almıştım. Şimdi bu belgesel sayesinde bir animasyon tadında bir kez daha izledim. Bazen düşünüyorum da bazı insanlar ünlü olmak için doğmuş. :) Sen Bizans'ın gücünün zirvesinde olduğu 6. yüzyılda dünyaya gel ve Justinianus gibi bir imparator ile aynı dönemde tarihe adını yazdır. "Flavius Belisarius" adamın ismi bile söylerken insanın ağzını dolduruyor. Gerçi Justinianus da öyle! Ayasofya daha inşa edilir edilmez ilk bu adamlar gezdi. Vallahi insan kıskanıyor! Yine her zaman olduğu gibi yazdığım şeylerin eklediğim resimle bir alakası yok. :) Instagramı böyle bir günlük gibi kullanmaya devam edeceğim. Belki sonradan döner nelerle ilgilenmişim diye bakarım. Ha bu arada bu sevimli kediciğin arkasındaki tarihi bina ünlü Sirkeci Tren İstasyonu. Hani şu Şark Ekspresi'nin (Orient Express) son durağı olan yer. Storytel'den Agatha Christie'nin "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanına başlamışken iyi denk geldi. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyo Turlarım genelde Sultanahmet, Fener-Balat ve Beyoğlu semtlerinde oluyor. Ancak turlardan sonra vakit buldukça çocukluk aşkım Kadıköy'e kaçıyor ve burada vakit geçiriyorum. İstanbul'da yabancı turistleri gezdirdiğim ve ballandıra ballandıra tarihini anlattığım yerler ile kendi vakit geçirmek istediğim yerler arasında biraz fark var. Örneğin turlarım biter bitmez Sultanahmet'i hemen terk ediyorum. Balat'ta vakit geçirmeyi biraz daha fazla sevsem de ilk sıralarda olduğunu söyleyemem. Buna karşın Eminönü ve Kadıköy ise İstanbul'da dolaşmayı en çok sevdiğim yerler. Üçüncü sıraya ise Beyoğlu'nun Tünel'den Galatasaray Lisesi'ne kadar olan kısmını koyabilirim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arası Yerebatan Sarnıcı 2015 ile 2020 yılları arasında kısmen tadilattaydı. Bu sebeple sarnıcın yarısına denk gelen bir bölümü göremiyorduk. 2020 yılında (pandemi sırasında) tamamen kapanan sarnıçtaki tadilat hızlandırıldı ve 2022'nin yaz aylarında yeniden açıldı. Şu sıralar İstanbul'da gezebileceğiniz en şık tarihi eserin, oldukça başarılı bir tadilat geçiren Yerebatan Sarnıcı olduğunu söyleyebilirim. İçerideki kırmızı ve yeşil ışıklar harika bir ambians yaratıyor. Son tadilattan sonra sarnıcı süsleyen modern sanat eserleri bazıları tarafından beğenildi, bazıları tarafından ise eleştirildi. Açıkçası ben beğenen taraftayım. Sarnıcın atmosferi ile uyum sağlayan hoş sanat eserleri eklenmiş oldu. Şu sıralar Ayasofya'nın önünde inanılmaz kuyruklar var. Bazı kısımlar (üst kat galerileri) de kapalı. Sultanahmet Camii tadilatta ve mavi çiniler inşaat iskelesinden dolayı görülemiyor. Topkapı Sarayı'nda ise Hazine Dairesi'nin restorasyonu henüz bitmedi. Daha başka birçok tarihi eser (Kariye Camii, Fehiye Müzesi v.b.) tadilatlar sebebi ile kapalıyken Yerebatan Sarnıcı'nın tüm görkemiyle geri dönmesi güzel oldu. Darısı diğer yerlerin başına diyelim. #istanbulphotos #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #serhatengul #istanbulturistrehberi
Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı b Dünyada kedilerin bu kadar yaygın yaşadığı bir şehir var mıdır bilmiyorum. Ben gezdiğim yerler arasında hiç görmedim. Avrupa'da zaten sokaklarda hayvan gezmiyor. Hindistan'da biraz kedi görmüştüm ama çok zayıf ve bakımsızlardı. Bizim kedilerin onlara göre maşallahı var. Elbette kışın onlar için hayat biraz zorlaşıyor. Bir de trafik belası var. Ama bağışıklık sistemi sağlam olan kediler, araçlardan ve türlü beladan kendini koruyup uzun bir yaşam sürebiliyor. Son dönem Sirkeci Garı'nda bir kedi kolonisi görüyorum. Bu yaz başında hepsi yavruydu, şimdi büyüdüler. Sultanahmet, Fener Balat, Cihangir ve Kadıköy zaten kedi dolu. Onların mutlu ve huzurlu olduğunu gördükçe ben de seviniyorum. Bagajda koca bir kutu kedi maması taşımak 7 yıldır alışkanlık oldu. Doğadan soyutlanmış ve stresle dolu şehir hayatında belgesel izler gibi kedileri izliyor ve terapi misali ruhumuzu tedavi ediyoruz. Çok yaşayın minikler! #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #istanbullife #cats #catsoftheworld #serhatengul #istanbulturistrehberi
It is a great pleasure to wander in the historical It is a great pleasure to wander in the historical bazaars of Istanbul. Especially getting lost in the Grand Bazaar is a funny experience for every first time tourist in Istanbul. Home to more than 3000 shops spread over 67 streets, the Grand Bazaar is like a gigantic labyrinth. Here you can buy many things about Turkish handicrafts. Among the main things that can be found in the Grand Bazaar are Turkish carpets, Iznik tiles, scarves, bags and watches. However, what stands out in front of all in terms of visuality are colored lanterns. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #istanbulmoments #istanbulpage #istanbulblog #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
There is a giant mosque on the top of the Historic There is a giant mosque on the top of the Historic Peninsula, which can be seen from almost anywhere in Golden Horn. This mosque was built in the 16th century by Mimar Sinan, the most famous architect in Ottoman history. This mosque, which was built on one of the most prominent hills of old Istanbul, was built in the name of Sultan Suleyman, who was the ruler during the peak years of the empire. The Suleymaniye Mosque overlooks the city from a hill. On the other hand, there is another mosque on the left of the photograph, which looks like its little baby. This second mosque was built for Rustem Pasha. He was married to the daughter of Suleyman the Magnificent and was also a Grand Vizier. Rustem Pasha Mosque, which hosts the most beautiful examples of Iznik tiles, is one of my favorite mosques in Istanbul. Since the Blue Mosque is under restoration these days, we cannot see the magnificent tiles inside. But similar tiles can be seen in the Rustem Pasha Mosque. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulblog #istanbulmoments #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener Balat walking tour is one of the most enjoya Fener Balat walking tour is one of the most enjoyable activities to do in Istanbul. Here you can visit hundreds of years old mosques, churches and synagogues. You can also take pictures of colorful houses and retro cafes. Fener and Balat are also one of the districts of Istanbul that stand out with their cats. Many stray cats live on "Kiremit Street", where there are colorful houses. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #cats #istanbulcats #istanbulblog #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Ortakoy is one of the most beautiful districts in Ortakoy is one of the most beautiful districts in Istanbul. Having breakfast in "Ortakoy" at the weekend and walking to "Bebek" is one of my favorite activities as an Istanbulite. Ortakoy Mosque is the most iconic mosque of the Bosphorus shores. Almost everyone in Istanbul has a photograph of the Ortakoy Mosque and the Bosphorus Bridge in the background. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #ortakoy #ortaköysahil #ortaköycamii #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
The history of GALATA TOWER goes back to the 14th The history of GALATA TOWER goes back to the 14th century. During the Byzantine period, some Italian trade colonies were given commercial privileges. Among them were the Venetians and the Genoese. During the Middle Ages, the Golden Horn was a dividing line between Orthodox and Catholics. Orthodox peoples lived in Constantinople to the south of the Golden Horn, and Catholics lived within the walls of Galata in the north. In 1204, during the Fourth Crusade, the Latins invaded and plundered Constantinople. The "Venetians" fell out of favor with Byzantium for helping this plunder. Since the "Genoese" supported Byzantium, the Galata region was allocated to them. The Genoese built the Galata Tower in 1348 to observe and protect the harbor on the Galata coast. The contribution of the Genoese to Istanbul was not limited to this. For example, Yoros Castle on the Black Sea coast was also built by them. After the Ottomans conquered Constantinople in 1453, they wanted to continue trade. In this way, Venetians and Genoese preserved their privileges as in the Byzantine period. Galata Tower was also used as a fire watchtower in the last period of the Ottoman Empire. Firefighters would see the fires in the city from here and go to help. The tower was converted into a museum during the republic period and became the best place to watch the panoramic view of Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #galatatower #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Fener and Balat walk is one of the most popular ac Fener and Balat walk is one of the most popular activities among Istanbulites in recent years. The most beautiful streets to take photos in these districts are "Kiremit Street" (the place seen in the picture) and the nearby "Merdivenli Yokus Street". I think this is one of my favorite photos in my archive. In 2018, I took my favorite lenses, "Tokina 11-16mm" (Ultra wide angle) and "Tamron 17-50mm", and went to visit Fener and Balat districts. That day was quite productive for me in terms of photography. I decorated many articles I wrote on "IstanbulClues.com" about these districts with the photos I took during this walk. Of course, many things have changed since then. For example, in my recent visits, I cannot see the iconic street art works in front of "Atolye Kafasi", the famous cafe of the district. There were pictures of the most famous actors and actresses of Turkish cinema, but they are no more. Similarly, while some things have lost their popularity in Fener and Balat in recent years, others have come to the fore. If you want to learn more about this subject, you can paste this link into your browser and read the related article on my blog: https://istanbulclues.com/istanbul-fener-balat/ #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulfener #istanbulbalat #balat #balatistanbul #feneristanbul #fenerbalat #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul's Historical Peninsula has always been an Istanbul's Historical Peninsula has always been an important center since the 7th century BC. The story of Old Istanbul begins with the Ancient Greek city of "Byzantium", continues with the Roman capital "Constantinople", and extends to the Ottoman capital "Istanbul". Today, the most important historical monuments of Istanbul, such as Hagia Sophia, Blue Mosque, Topkapi Palace, Grand Bazaar and Spice Bazaar, are all located in the Historic Peninsula. Surrounded by Roman walls, this area forms the core of Istanbul. The Galata Bridge in the photo connects Old Istanbul and relatively Modern Istanbul (Beyoglu and beyond). The mosque seen on the horizon is the Suleymaniye Mosque, the largest and most beautiful mosque in Istanbul. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Istanbul is a city famous for its stray cats. The Istanbul is a city famous for its stray cats. The most famous of these cats was Gli, who lived in Hagia Sophia for 15 years. Gli became an angel a few years ago. But there are still many beautiful cats in the Old City. There is a documentary called "Kedi", which reflects the life of stray cats in Istanbul. You can find this documentary, which also has an English version, on Youtube. Thus, as you see Istanbul through the eyes of cats, you can also see how the majority of Istanbulites are passionately attached to cats. I guess I am one of those cat-loving Istanbulites. Because I always keep a box of cat food in the trunk of my car. So I feed the cats in front of my house at least once a day. #cats #catsofistanbul #catsofinstagram #istanbulphotos #istanbultravel #istanbullife #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #serhatengul #istanbulturistrehberi
Baghdad Pavilion is one of the most special struct Baghdad Pavilion is one of the most special structures in Topkapi Palace. The mansion is located in the fourth courtyard of the palace and overlooks the Golden Horn. One of the last representatives of the classical period architecture of the Ottoman Empire, the pavilion has decoration items such as calligraphy, pencil works, pearl inlaid cabinets and Iznik tiles. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbultrip #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Galata Tower is one of the buildings from the Byza Galata Tower is one of the buildings from the Byzantine period in Istanbul. The tower was built in the 14th century by the Genoese trading colony to guard and watch over the port of Constantinople. Today, the area around the Galata Tower is one of the most lively squares in the city. It is a great pleasure to sit in one of the cafes surrounding Galata Square, known as "Kuledibi" in the local language, and watch the flow of life. You can also shop in the streets surrounding the tower (eg Serdar-i Ekrem Street and Buyuk Hendek Street). Neve Shalom, the most important synagogue of Istanbul, is also located in this vicinity. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulmoments #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbullife #serhatengul #istanbulturistrehberi
Hagia Sophia was converted from a museum to a mosq Hagia Sophia was converted from a museum to a mosque in July 2020. For this reason, the famous mosaic of Mary and Jesus in the apse was covered with curtains. According to Islamic rules, it is not allowed to have human images in a place of worship through sculpture or painting. For this reason, this mosaic, which is at eye level of those who pray, is now closed. However, those who want to trace the mosaics from the Byzantine period in Hagia Sophia can still see the "Emperor Leo VI mosaic" and the "Emperors Constantine and Justinian mosaic" Unfortunately, the upper floor galleries are still closed and therefore the mosaics there cannot be seen. Those who want to visit Hagia Sophia should consider that the mosque is open to visitors from 10:00 in the morning. #istanbulphotos #istanbultravel #istanbulprivateguide #istanbullocalguide #istanbultourguide #instagood #picoftheday #instadaily #instacool #photography #istanbulclues #serhatengul #istanbulturistrehberi
Load More Follow on Instagram

Footer

Istanbul Tarih Yazıları

Merhaba ben Serhat Engül. Sayfamda İstanbul’un tarihine dair yazılar bulabilirsiniz. Roma döneminden başlayıp, Bizans ile devam eden ve Osmanlı İmparatorluğu ile sona eren bir yazı dizisi olmasını planlıyorum.

İstanbul ile ilgili daha ayrıntılı bir gezi rehberi okumak isterseniz, IstanbulTuristRehberi.com isimli sitemi de ziyaret edebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

Son Yazılar

  • Türkiye’de Gezilecek Tarihi Şehirler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’de Tatile Gidilecek Yerler (Güncel → 2023)
  • Türkiye’nin En Güzel Plajları Listesi (Güncel Bilgi → 2023)
  • Kapadokya Manastırları & Kiliseleri Hakkında Bilgi (2023)
  • KAPADOKYA’da Gezilecek Yerler (Güncel Liste → 2023)

Powered by Reborn Travel

blank

İçerikler İzinsiz Kopyalanamaz © 2023